Hasta ziyaret etmek, adak olur mu?
16/08/2024 Cuma Köşe yazarı O.Ü
Sual: Bir kimse, "şu işim olursa falan hastayı ziyaret etmek adağım olsun" dese, bu hastayı ziyaret etmek adak olur mu ve yerine getirilmesi gerekir mi?
Cevap: Adak edilen
şeyin, farz veya vacib olan bir ibadete benzemesi ve başlı başına bir ibadet
olması lazımdır. Mesela, abdest almak, ölü kefenlemek başlı başına ibadet
olmadıklarından adak olamaz. Hasta ziyaret etmek, cenaze taşımak, gusül almak,
cami içine girmek, Kur’ân-ı kerimi tutmak, ezan okumak, mektep, okul bina
etmek, yapmak, cami bina etmek, yapmak da ibadet ise de, başlı başına ibadet
değildir. Nezir, adak olunmazlar. Nezir, adak edilen şeyin benzemesi lazım olan
farzın, vacibin başlı başına ibadet olması lazım değildir. Mesela, bir şey
vakfetmeyi adamak caizdir. Çünkü vakıf, Müslümanlar için cami bina etmeye,
yapmaya benzemektedir. Cami yapmak, başlı başına bir ibadet değil ise de, vakıf
başlı başına ibadettir. Mesela, abdest almak, başlı başına ibadet olmayıp,
başlı başına ibadet olan namazın bir şartıdır. Ölüyü kefenlemek de, cenaze
namazının kabul olması için şarttır. Ölünün setr-i avreti, yani örtülü olması,
cenaze namazının şartıdır.
Sual: Her arapça bilen, dinî konularda yazılmış
olan Arapça kitapları anlayabilir ve bunları tercüme edebilir mi?
Cevap: Arapçayı bilmek, Arapça yazılmış bir kitabı
tercüme etmek ve anlamak için gerekli ise de yeterli değildir. Çünkü birçok
kelime, her ilimde, başka manaya kullanılır. Mesela, zalimler kelimesi
tefsir ilminde, kâfirler demektir. Fıkıh ilminde, başkasının
hakkına saldıran kimselere denir. Tasavvufta ise, ayrı manası vardır.
O hâlde, bir ilme ait bir kitabı okuyup anlayabilmek için, önce kelimelerin bu
ilimdeki hususi manalarını bilmek lazımdır. Birkaç sene Mısır'da, Bağdat'ta
bulunup da argo lisanı Arabça öğrenenlerin ve eline bir cep lügatı alıp da,
Kur’ân-ı kerimi ve hadis-i şerifleri tercümeye kalkışan yeni din âlimlerinin,
para kazanmak için yaptıkları tercüme ve tefsirler, bozuk ve zararlı
olmaktadır. Bir tasavvuf âliminin huzurunda, senelerce dirsek çürütüp, emek
verip, pişmeden, olgunlaşmadan, Mesnevî okutan, tasavvuf kitapları tercümesine
kalkışan tarikatçıların sözleri ve yazıları da, yanlış ve çok zararlı
olmaktadır ve bu zararlar da görülmektedir.