"Sabredenlere lütuf ve ihsânlarımı müjdele!”
23/06/2019 Pazar Köşe yazarı V.T
“Ey Rabbimiz, bizden öncekilere yüklediğin musîbetler gibi
bize ağır yük yükleme...”
Ebû İshâk Salebi hazretleri tefsîr ve Şafiî mezhebi fıkıh
âlimidir. 427 (m. 1035) senesinde Nişâbûr’da vefât etti. Zamanındaki birçok
âlimden ilim alıp, hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir.
Salebî, Bekâra sûresi ikiyüzseksenaltıncı “Ey Rabbimiz, bizden öncekilere
yüklediğin musîbetler gibi bize ağır yük yükleme” meâlindeki âyetin tefsîrinde
diyor ki:
Eyyûb aleyhisselâma, "bu uzun belâ içerisinde, sana en zor ne geldi?"
diye sorduklarında “Düşmanların serzenişi (başa kakması) her şeyden daha
zordur” buyurdu. Bu konuda başka tefsîrlerde yazıyor ki:
Yûsuf aleyhisselâmı, kardeşleri kuyuya attıkları zaman, kuyunun dibinde taş
vardı. Mübârek dizi o taşa geldi O kadar canı yandı ki, kardeşlerinin
cefasından ve babasının ayrılığından daha zor oldu. Bütün gece, onun ağrısından
inledi. Seher vakti olunca, Allahü teâlâ acısını durdurdu. Cebrâil aleyhisselâm
gelip; “Ey Yûsuf! Rabbin sana selâm gönderiyor ve 'Bu derin kuyunun dibinde, bu
elem ve acı ile nasılsın?' diye soruyor” dedi. Bundan sonra Cebrâil
aleyhisselâm “Ey Yûsuf! Duâ et, ne arzu ediyorsan dile, Rabbin sana verecek”
dedi. "Ey Cebrâil, benim için sen duâ et" dedi. Cebrâil aleyhisselâm
onun için duâ etti ve o da âmin dedi. Sonra, "Ey Cebrâil, ben duâ edeyim,
sen âmin söyle" dedi. Ellerini kaldırıp, duâ etti. Ve Cebrâil
(aleyhisselâm) âmin dedi. "Yâ Rabbî, bu seher vaktinde bana şifâ
gönderdiğin gibi, dünyânın sonuna kadar, bütün hastalara, seher vaktinde şifa
gönder” dedi. Allahü teâlâ, duâsını kabûl buyurdu. Bunun için, bir hasta ne
kadar hasta olsa da, seher vaktinde rahatlar. Bu, Yûsuf aleyhisselâmın duâsı
bereketi iledir.
Allahü teâlâ, Bekâra sûresi yüzellibeşinci âyet-i kerîmesinde meâlen, “Ey
mü’minler! (İtaatkârı, asi olandan ayırt etmek için) sizi biraz korku, biraz
açlık, biraz da mallardan, canlardan ve mahsûllerden yana eksiltmekle, and
olsun imtihan edeceğiz. Ey Habîbim! Sabredenlere (lütuf ve ihsânlarımı)
müjdele!” buyurmaktadır. Bu âyet-i kerîmenin tefsîrinde; Salebi, imâm-ı Şafiî’den
rivâyetle buyurdu ki:
“Bu âyet-i kerîmedeki korku; Allah korkusu, açlık; Ramazân-ı şerîf orucu, mal
noksanlığı; zekât ve sadaka vermek, can ise; hastalık, hayvan ve çocuğun
ölmesidir." Sonra Bekâra sûresi yüzellialtıncı âyet-i kerîmesinde meâlen;
“Sabredenler, o kimselerdir ki, kendilerine bir belâ geldiği zaman teslimiyet
göstererek: 'Biz Allahın kuluyuz ve (öldükten sonra da) yine Ona döneceğiz'
derler” buyuruyor.