"Âhiret âlimleri simalarından bilinir"

14/06/2019 Cuma Köşe yazarı V.T

"Zamanımızda çok âlim var. Fakat hakiki İslam âlimi bulmak zorlaştı."

 

Esnaî hazretleri fıkıh, usûl, kelâm âlimlerindendir. İsmi, Muhammed bin Hasen eş-Şâfiî’dir. 695 (m. 1295)’de Mısır’da Esna’da doğdu. 764 (m. 1362)’de Kâhire’de vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Zamanımızda çok âlim var. Fakat hakiki İslam âlimi bulmak zorlaştı. Bunların bazı vasıflarını bildiriyorum: Onlar, yakîni kuvvetlendirmek için çok gayret gösterirler. Çünkü yakîn, dînin sermâyesidir. Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hadîs-i şerîfte; “Yakîni, öğreniniz” buyuruyor. Dâima mahzûn, başı önüne eğik ve sükût hâlinde bulunurlar. Allahü teâlâdan korktuğunu; kıyâfetinde, ahlâkında, işinde, duruşunda, konuşmasında ve sükûtunda belli ederler. Kim ona bakarsa, Allahü teâlâyı hatırlar, görünüşleri ilimlerine şehâdet eder. Âhiret âlimleri; vakûr olmalarıyla, alçak gönüllükleriyle, insanlara, güleryüzlü muâmele etmeleriyle, simalarından bilinirler. Hazreti Ömer buyurdu ki: “Allahü teâlâ ilim verdiği kuluna, bununla beraber; hilm, tevâzu, güzel ahlâk ve rıfk da verir, işte bu, faydalı ilimdir.”

Onlar, sahip oldukları ilimle önce kendileri amel ederler. Çünkü kendisi amel etmezse, nasihatinin kimseye faydası olmaz. Allahü teâlâ İsâ aleyhisselâma, “Ey Meryem’in oğlu, önce kendine nasihat et! Eğer kendin nasihat kabul ediyorsan, insanlara da nasihat et! Eğer kendin söylediğini yapmıyorsan, kendi nasihatini kendin yerine getirmiyorsan, benden utan” buyurmuştur.

Resûl-i ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hadîs-i şerîfte “Mirâc gecesinde bir kavme uğradım, dudakları ateşten makaslarla kesiliyordu. 'Siz kimsiniz?' diye sorunca onlar, 'Biz hayrı emreder, fakat kendimiz yapmazdık, fenâlıktan meneder, hâlbuki kendimiz yapardık' diye cevap verdiler” buyurdu.

İbn-i Semmâk dedi ki: “Nice Allahü teâlâyı anan kimse vardır ki, Allahü teâlâdan gâfildir. Nice Allahü teâlâdan korkan kimse vardır ki, Allahü teâlâya cür’ette bulunur. Nice Allahü teâlâya yakın görünen kimse vardır ki, Allahü teâlâdan uzaktır. Nice Allahü teâlânın rızâsına, O’nun emirlerine uyup, yasaklarından sakınmaya davet eden kimse vardır ki, Allahü teâlânın rızâsına kavuşmaktan kaçar.”

İbrâhim bin Edhem şöyle anlattı: Bir taşın yanından geçiyordum. Taşın üzerinde, “Bana gel, ibret alırsın” yazılı idi. Yanına gittim. Onu çevirdim. Şöyle bir yazı vardı: “Sen, bildiğin ile amel etmiyorsun. Amel etmeyeceğin şeyi bilmeyi niçin  istiyorsun?”