"Sen bu çocuğuna dinini öğrettin mi?"
16/09/2021 Perşembe Köşe yazarı S.A
M. Said Arvas Hocadan
Hatıralar...
Çocuk dünyaya
geldiğinde kulağına ezan ve ikâmet okunur. Güzel bir isim verilir. Yedi yaşında
namaz öğretilir.
Hayırlı evlât
yetiştirmek insanın en büyük gayesi olmalıdır. Mukaddes değerlerimizin
muhafazası onlarla mümkündür. Bizden sonra hayatımızı onlar devam
ettireceklerdir. Bizim yerimize onlar geçecek. Ya bizim yüz akımız veya yüz
karamız olacaklardır.
Evlada bırakılacak en
kıymetli miras da, iyi bir terbiye ve güzel bir ahlâktır...
Hayırlı evlât sahibi
olabilmek için erkek, saliha bir hanımla evlenmeli, hanımlar da salih bir
erkekle hayatını birleştirmelidir.
Bir adam çocuklarına
demiş ki:
"Yavrularım benim
sizde iyiliklerim çoktur. Siz daha dünyaya gelmeden de size büyük iyilik
yaptım." Çocukları dediler ki:
"Biz dünyaya
geldikten sonra iyiliklerin sayılmayacak kadar çoktur. Yemedin yedirdin,
içmedin içirdin, bizi büyüttün. Biz daha dünyada yokken bizde ne iyiliklerin
olabilir?" Baba şöyle cevap verdi:
"Size saliha bir
anne seçtim. Bu yetmez mi?"
Hayırlı evlâda sahip
olabilmek için, baba ve anne haram lokmalardan sakınmalı, annesi çocuğuna helâl
süt emzirmelidir. Haramdan meydana gelmiş bir bedenden hayır beklemek abes
olur...
***
Çocuk dünyaya
geldiğinde kulağına ezan ve ikâmet okunur. Güzel bir isim verilir. Yedi yaşında
namaz öğretilir. Dinimizin bilinmesini emrettiği şeyler ona bildirilir. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki:
"Hepiniz bir
sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evlerinizde ve
emirleriniz altında olanları Cehennemden korumalısınız! Onlara Müslümanlığı
öğretmelisiniz! Öğretmez iseniz mes'ul olursunuz!" Bir diğer Hadis-i
şerifte de;
"Çok Müslüman
evlâdı, babaları yüzünden Veyl ismindeki Cehenneme gireceklerdir. Bunların
babaları, yalnız para kazanmak ve keyif sürmek hırsına düşüp ve yalnız dünya
işleri arkasında koşup, evlâtlarına Müslümanlığı ve Kur'an-ı kerimi
öğretmediler. Ben böyle babalardan uzağım. Onlar da benden uzaktırlar" buyurulmaktadır...
Bir adam oğlunun
elinden tutar, Hazreti Ömer'e (radıyallahü anh) gelir. Oğlundan şikâyetçi olur
ve;
-Bu evladım beni
dinlemiyor, bana karşı geliyor, cezası ne ise verin, der.
Halife-i Müslimin
sorar;
-Sen bu çocuğuna
dinini öğrettin mi, Kur'an-ı kerimi okuttun mu?
O da "hayır"
diye cevap verir, sebebini de şöyle açıklar:
-Ben çiftçiyim sabah
erken saatte tarlaya gider, akşama kadar çalışırım. Eve yorgun dönerim.
Çocuğumla ilgilenecek vakit bulamıyorum.
Bunun üzerine Hazreti
Ömer ona;
-Senin çocuğundan şikâyet etmeye hakkın yoktur. Onun senden şikâyet etmeye hakkı vardır. Sen çocuğuna tarla kadar da önem vermemişsin, diye azarlar...