"Bize kavun ikrâm etmeyecek misin?"
22/05/2022 Pazar Köşe yazarı V.T
"Ben de şimdi
bunu düşünüyordum efendim. Fakat kavunun çekirdeklerini yeni ekmiştim, daha
çıkmamıştır!"
Şemseddîn Ahmed Eflâkî
hazretleri Anadolu'da yaşamış olan âlim ve velîlerdendir. On üçüncü yüzyılın
sonlarında ve Türkistan taraflarında doğdu 1360 (H.761) senesinde Konya'da
vefât etti. Zamânının önemli ilim merkezlerini dolaşıp ilim tahsil ederek
Konya'ya geldi. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin oğlu Sultan Veled'i ziyâret edip,
duâsını aldı. Sultan Veled'in oğlu Ulu Ârif Çelebi'nin talebesi oldu. Çok kitap
yazdı. En önemli eseri Menâkıbü'l-Ârifîn'dir. Bu kitabında şöyle anlatır:
Üstadım Ârif Çelebi'yi
sevenlerden Kerîmüddîn anlattı:
-Ârif Çelebi, bir gün
kaleye gitmek istedi. Hemen kale muhâfızına haber verdik. Muhâfız ve
yardımcıları hazırlanıp, Ârif Çelebi'yi hürmetle karşıladılar. Ârif Çelebi
uygun bir yerde oturup sohbet etmeye başladılar. Sohbet esnâsında, kale
muhâfızı kalbinden; "Ârif Çelebi hazretlerine ne ikrâm etsem ki, bostan
tarlasına kavunları da yeni ekmiştim. Keşke daha önce ekseydim, şimdiye kadar
biter, olgunlaşırdı" gibi şeyler geçirdi. Bu sırada Ârif Çelebi, muhâfıza
dönerek; "Bize kavun ikrâm etmeyecek misiniz?" dedi. Muhâfız da;
"Efendim! Ben de şimdi bunu düşünüyordum. Fakat kavunun çekirdeklerini
yeni ekmiştim, daha çıkmamıştır bile" dedi. Ârif Çelebi ise tekrar;
"Siz gidiniz, misâfirlerinize kavun ikrâm ediniz" buyurunca, muhâfız;
"Bunda bir hikmet olsa gerektir" diyerek bostana girdi...
Kavunların ekildiği
yere varınca, hayretinden aklı gidecek gibi oldu!.. Yeni diktiği
çekirdekler, yetişmiş, kavunlar meydana gelmiş ve olgunlaşmıştı. Hemen en
olgunlarından birkaç tâne alıp götürdü. Kesip, ikrâm etti... Bu hâdiseye,
orada bulunanlar da hayret etti...
Kale muhâfızı Emîr
Necmeddîn kalbinden; "Acabâ şimdi Ârif Çelebi'nin bu kerâmeti gibi kerâmet
gösterebilen var mıdır?" diye düşünüyordu. Ârif Çelebi, bu kerâmetini
görüp hayret edenlere karşı da; "Allahü teâlâ, hazret-i Meryem için kuru
hurma ağacından tâze hurma yarattı. Cenâb-ı Hakk'a, bir dostunun hâtırı için
birkaç kavun yaratmak zor değildir. Bunda hayret edecek bir şey yoktur"
buyurdu...
Sohbet bittikten sonra, Ârif Çelebi evine döndü. Orada olanlar, muhâfızla birlikte bostana gittiler. Bostana geldiklerinde, tohumların daha yeni çimlenmekte olduğunu ve yaprakların çıkmaya başladığını gördüler. Hepsinin de Ârif Çelebi'ye olan bağlılıkları arttı. Ona kalblerinde daha çok muhabbet beslediler...