Dünya için, dünyada kalacağın kadar çalış!
25/05/2022 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
"Dünya malından,
sarıldığınız, sakladığınız her şey, yanınızda kalmayacak, sizden ayrılacaktır!
Ancak Allah rızâsı için yaptığınız iyilikler ve ibâdetler sizinle berâber
kalacaktır!"
Ebû Bekr-i Şiblî
“rahmetullahi aleyh” hazretleri, tasavvuf ehlinin meşhurlarındandır. Cüneyd-i
Bağdadî “rahmetullahi aleyh” hazretlerinin derslerine devam ederek evliyalıkta
yüksek mertebelere kavuştu. Cüneyd-i Bağdadî “rahmetullahi aleyh”
hazretlerinden sonra O’nun yerine geçip, yüzlerce talebe ve derviş yetiştirdi.
Ebû Bekr-i Şiblî “rahmetullahi aleyh” hazretleri takva sahiplerinin tacı,
birçok riyazetleri ve kerametleri ile evliyanın reisi, akıl âleminin meşalesi
idi. Cüneyd-i Bağdadî “rahmetullahi aleyh” hazretleri O’nu çok sever, O’na
ziyade önem verirdi. O’nun için “Her kavmin bir tâcı vardır. Bu kavmin
tâcı da Şiblî’dir. Ebû Bekr-i Şiblî’ye birbirinize baktığınız gözle bakmayın. O
müstesna bir kimsedir” buyururdu...
İmam-ı Şiblî
hazretleri “rahmetullahi aleyh” diyor ki: Dörtyüz hocadan ders okudum.
Bunlardan dört bin hadîs-i şerîf öğrendim. Bütün bu hadîslerden bir tanesini
seçip kendimi ona uydurdum. Çünkü, kurtuluşu ve saâdet-i ebediyyeye kavuşmayı
bunda buldum ve bütün nasihatleri hep bunun içinde gördüm. Seçtiğim hadîs-i
şerîf şudur: Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” bir Sahâbîye buyuruyor
ki: (Dünya için, dünyada kalacağın kadar çalış! Âhıret için, orada
sonsuz kalacağına göre çalış! Allahü teâlâya, muhtaç olduğun kadar itâat et!
Cehenneme dayanabileceğin kadar günâh işle!) Bu hadîs-i şerîf gösteriyor
ki, insana lüzûmundan daha çok ilim ve mal lâzım değildir. Çünkü, ilmi çok
öğrenmek farz-ı kifâyedir. Farz-ı ayn değildir. Bu işi, başkaları yaparak senin
yükünü almışlardır.
Bir âyet-i kerimede
meâlen: (Dünya malından, sarıldığınız, sakladığınız her şey, yanınızda
kalmayacak, sizden ayrılacaktır! Ancak Allah rızâsı için yaptığınız iyilikler
ve ibâdetler sizinle berâber kalacaktır!) [Nahl,96] Bunun için insan,
dünyada ihtiyacından fazla topladıklarını, Allah yolunda harcamalı,
fakir-fukarâya dağıtmalı ve böylece bâkî kalmaları için, Allahü teâlâya
'ödünç' vermelidir. [İmam Gazali “Eyyühe’l-veled!”] Sizin
yanınızdaki dünya malı tükenir, Allah'ın katındakiler ise tükenmez. Muhakkak ki
biz, Allah yolunda sabredenleri, yaptıkları amelin daha güzeliyle mükafatlandıracağız.
Allahü teâlânın yolunda yürümek isteyen bir kimseye evvelâ, Ehl-i sünnet âlimlerinin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” bildirdiklerine uygun, temiz bir itikâd ve îmân lâzımdır. Bundan sonra, tevbe-i nasûh, yani bir daha işlememek üzere, günahlara tevbe etmek, üçüncüsü, herkes ile helâlleşmek, üzerinde hiçbir mahlûkun hakkı kalmamak, dördüncüsü, Allahü teâlânın emirlerini yapacak kadar, İslâmiyyeti öğrenmektir. İslâmiyeti bundan fazla öğrenmek, herkese vâcib değildir. Diğer ilimleri lüzumu kadar okumalıdır. Bu lüzum, herkesin sanatına, mesleğine, ihtisâsına göre değişir.