Peygamberliğe inanmak saadeti ve şerefi...

18/05/2022 Çarşamba Köşe yazarı V.T

Hazreti Ebû Bekir, uymak kâbiliyeti sebebi ile, Peygamberimize bir şey sormadan inanıverdi...

 

Ahmed Ayderûsî hazretleri evliyanın büyüklerindendir. 1482 (H.887) senesi Yemen'de doğdu. 1516 (H.922) senesi Aden'de vefât etti. Küçük yaşta ilim tahsîline başladı. Âlim ve velî bir zât olan babasından okuyup icâzet, diploma aldı. Kalp ilimlerinde yükseldi. Bir sohbetinde şöyle anlattı:

Velî olmak için, bir insandan hârikaların, kerâmetlerin meydana gelmesi şart değildir. Hâlbuki, Peygamberlerin mucize göstermesi lâzımdır. Bununla berâber, Evliyânın hemen hepsinde, kerâmet görülmüştür. Kerâmet göstermeyen velî pek azdır. Bir velîden, çok kerâmet meydana gelmesi, onun üstünlüğünü göstermez. Evliyânın birbirinden üstünlüğü, Allahü teâlâya daha yakîn olmalarına bağlıdır. Daha yakîn olan bir velî, pek az kerâmet sahibi olabilir. Allahü teâlâdan daha uzak olan bir velî, daha çok kerâmet, hârika gösterebilir. Bu ümmetin sonradan gelen evliyâsında, o kadar çok kerâmetleri olanlar görülmüştür ki, Eshâb-ı kirâmın hiç birinde, bunun yüzde biri bile, meydana gelmemiştir. Hâlbuki, evliyânın en yükseği, en aşağı derecede olan bir Sahâbînin derecesine yetişemez. Görülüyor ki, evliyâyı ve onların üstünlüğünü anlayabilmek için, kerâmetlerine, hârikalarına bakmak, câhillik, kısa görüşlülük olur. O kimsede, o büyüklerin yollarına katılabilmek kâbiliyyetinin az olduğunu gösterir. Peygamberlerin ve velîlerin feyiz ve bereketlerine, ancak onlara uymak kâbiliyetinde olanlar kavuşabilir. Kendi düşüncelerine, hayâllerine uyanlar, kavuşamaz.

Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh”, uymak kâbiliyeti sebebi ile, Peygamberimize bir şey sormadan inanıverdi. Ebû Cehil’de bu kuvvet bulunmadığından, o kadar alâmet ve mucizeler gördüğü hâlde, Peygamberliğe inanmak saadeti ile şereflenemedi. Sûre-i En'amda, (Senin Peygamber olduğunu belirten, açık alâmetlerin hepsini görseler, yine inanmazlar. Yanına geldikleri zaman, terbiyesizlik yapar, mübârek kalbini incitirler ve bu Kur'ân, eskiden kalma hikâyeler, masallardır, derler) meâl-i şerifteki âyet-i kerime, böyle tâlihsizleri bildirmektedir.

Peygamber zamanına yakın zamanlardaki evliyânın, az kerâmet gösterdiğini, bütün ömürlerinde üç-beş hârikadan başka görülmediğini söyledik. Cüneyd-i Bağdâdî'nin on kerâmeti bile işitilmemiştir. Hak teâlâ, kelîmi olan, Mûsâ aleyhisselâma dokuz mucize verdiğini bildirmektedir. Bunlar, düşmanlara karşı olan hârikalardır. Yoksa, Peygamberlerden ve evliyâdan her saatte, hârikalar meydana gelmektedir. Düşmanları bilse de, bilmese de, hârikaları güneş gibi görülmektedir.