İlk konak beşik, son konak ise kabirdir!..
30/05/2022 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Kim âhirette, hasenât
kefesinin ağır gelmesini isterse, vakitlerinin çoğunu ibâdet ve
tâatle geçirsin...
Ümmüddîn Ahmed Mesûhî
hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Irak’ta Mesûh beldesinde doğdu. Bağdad’a
giderek Sırrî Sekâtî ile sohbet etti. 893 (H.280) senesinde Mesûh’ta vefât
etti.
Buyurdu ki: "Kime
istemeden helâl bir şey verilir de muhtaç olduğu hâlde kabûl etmezse, Allahü
teâlâ o kimseyi almadığı şeyin benzerini istemeye muhtaç eder."
Şunu iyi bilin ki,
insanlar bu âlemde yolculuk hâlindedirler. Onların ilk konakları beşik,
sonuncusu ise kabirdir. Hakîkî vatan, ya Cennet veya Cehennem'dir. İnsanın
ömrü, sefer mesâfesini teşkil eder. Yıllar konak yerleri, aylar fersahlar,
günler kilometreler, nefesler metrelerdir. Yapmış olduğu iyilik, tâat ve
ibâdetler azığıdır. Ömrünün en kıymetli sermâyesi vakitleridir. Şehveti ve
şehevî arzuları, yolunu kesen eşkıyâdır. Kazancı ve kârı; Cennet'i ve oradaki
ebedî nîmetleri elde etmek, Allahü teâlânın rızâsına ve cemâline mazhar
olmaktır. Zarar ise; Cehennem'de çeşitli azaplara mâruz kalmak, Allahü teâlânın
rahmet ve cemâlinden uzaklaşmaktır. Kim hesapsız Cennet'e girmek isterse,
vakitlerini Allahü teâlânın beğendiği şeylerle geçirsin. Kim âhirette, hasenât
kefesinin ağır gelmesini isterse, vakitlerinin çoğunu ibâdet ve
tâatle geçirsin. Kim sâlih bir amel işler, sonra da günâh işlerse, onun
durumu tehlikelidir. Fakat ümit kesilmiş de değildir. Af, Allahü teâlânın
keremindendir. Umulur ki, Allahü teâlâ onu affeder.
Zannetmeyin ki, güneşin ve ayın seyrinden maksat, sıralı ve düzenli bir
hesaptır. Gölgenin, nûrun ve yıldızların yaratılmasından maksat, sâdece
insanların dünyâ işlerinde yardımcı olmak içindir. Bilakis insanların,
vakitlerini ve zamanlarını onlar vâsıtasıyla bilip, âhiret ticâreti ve
tâatlerle meşgûl olmaları içindir. Allahü teâlâ Furkan sûresi altmış ikinci
âyet-i kerîmesinde meâlen; "Düşünüp ibret almak veya şükretmek isteyen
kimseler için, gece ile gündüzü birbiri ardınca geçiren yine O'dur" buyuruyor.
Yeryüzü iki sınıf kimseye çok hayret eder. Birisi, ölümden gâfil olarak, yatağını, karyolasını süsleyip uykuya yatandır. Yeryüzü kendi hâl lisanı ile o kimseye; "Ey insan! Şu nâzik bedenin, yataksız olarak arada bir perde bulunmadan, bende uzun müddet kalacak ve çürüyecek. Bunu niçin düşünmüyorsun?" Yeryüzünün kendisine hayret ettiği ikinci kimse de, ufak bir arâzi parçası yüzünden kardeşi ile hasım olan kimsedir.