Günah işlenen uzuvlar
17/02/2020 Pazartesi Köşe yazarı O.Ü
Günah işlenen uzuvlardan sekizi: Kalp, kulak, göz, dil, el, mide, ferc ve
ayaklar.
Sual: Bir Müslümanın, Allahın sevgili kulu olabilmesi için yalnız
emredilenleri yapmak kâfi midir?
Cevap: Yapılmaması lazım olan şeyler, ya belli bir uzuv ile yahut
bütün beden ile yapılır. Günah işlenen uzuvlardan sekizi meşhurdur. Bu uzuvlar,
kalp, kulak, göz, dil, el, mide, ferc ve ayaklardır. Kalp, insanın göğsünde,
sol tarafında bulunan yürek denilen et parçasına üfürülmüş ruhâni bir
latifedir. Ruh gibi, madde olmayan, mücerred olan bir varlıktır. Günah işleyen,
bu uzuvların kendileri değildir. Bunlarda bulunan his kuvvetleridir.
Dünyada ve ahirette saadete kavuşmak, rahat etmek isteyen kimse, bu
uzuvların günah işlemelerine mâni olmalıdır. Günah işlememek, kalbinde meleke
hâlini almalıdır. Namaz kılan, haram işlemeyen Ehl-i sünnet itikadındaki bir
kimseye mütteki ve salih, iyi insan denir. Allahü
teâlânın rızasına, sevmesine kavuşarak, evliyası olur. Kalpte tabiat hâlini
almadan, kendini zorlayarak günahlardan sakınmak, takva olur ise de, veli,
evliya olmak için, günah işlememek tabiat, huy hâlini almalıdır. Bunun için de,
kalbin temizlenmesi lazımdır. Kalbin temizlenmesi, İslamiyete uymakla olur.
İslamiyet üç kısmdır:
İlim, amel, ihlas. Yani, emirleri ve yasakları öğrenmek, öğrendiklerine
tabi olmak, bunları yalnız Allah rızası için yapmak lazımdır. Kur’ân-ı kerim,
bu üçünü emir ve medhetmekte, övmektedir.
***
Sual: İnsanların kötülemelerine, ayıplamalarına karşı nasıl hareket
etmelidir?
Cevap: İnsanların kötülemelerinden ve ayıplamalarından korkmaya karşı ilaç
olarak şöyle düşünmelidir:
“Kötülemeleri doğru ise, ayıplarımı bana bildirmiş oluyorlar. Bunları
yapmamaya karar verdim demeli, böyle kötülemelerden ferahlık duymalıdır. Onlara
teşekkür etmelidir. Hasen-i Basrî hazretlerine, birisinin kendisini gıybet
ettiğini haber verdiler. Ona bir tabak helva gönderip;
“Sevaplarını bana hediye ettiğini işittim. Karşılık olarak bu tatlıyı
gönderiyorum” dedi. İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe hazretlerine de, birisinin
kendisini gıybet ettiğini söylediler. Ona bir kese altın gönderip;
“Bize verdiği sevapları arttırırsa, biz de karşılığını arttırırız” dedi.
Yapılan kötüleme yalan, iftira ise, zararı söyleyene olur. Onun sevapları
bana verilir. Benim günahlarım, ona yüklenir demelidir.