“Kim, şirk koşmadan ölürse, Cennete girer”
08/12/2023 Cuma Köşe yazarı V.T
“Fakirler, zenginlerden, dünyâ
seneleriyle beşyüz yıl, âhıret günüyle yarım gün, önce Cennete girer.”
Ebû Bekir bin Iyaş hazretleri hadîs ve kırâat âlimlerinden
olup meşhûr kırâat âlimi İmâm-ı Âsım’ın râvilerinden ve hadîs ilmi
âlimlerindendir. 97 (m. 715) senesinde doğup, 193 (m. 808)’de Kûfe’de vefât
etti. Bildirdiği hadîs-i şerîfler:
“Sahur yemeğini yiyiniz, çünkü sahur yemeğinde bereket
vardır.”
“Ramazan-ı şerîfin ilk gecesi olduğunda, şeytanlar bağlanır.
Cehennem kapıları kapatılır. Cennet kapıları açılır. Ondan hiçbir kapı kapalı
kalmaz. Bir münâdî (seslenici) 'Ey hayır ve iyilik isteyenler! Geliniz. Ey
şerri (kötülüğü) isteyenler bırakın artık o kötülükleri, Allahü teâlâ
birçok kullarını Cehennemden âzâd eder. Bu âzâd, her gece olur' der.”
“Allahü teâlâ refîk’tir. Yumuşaklığı sever. Sertlik edenlere
vermediği şeyleri, başka hiçbir şeye vermediğini yumuşak davranana ihsân eder.”
“Fakirler, zenginlerden, dünyâ seneleriyle beşyüz yıl, âhıret
günüyle yarım gün, önce Cennete girer.”
“Kisrâ (İran hükümdârı) gidince, ondan sonra Kisrâ
gelmeyecek. Kayser (Bizans-Rum İmparatoru) gidince, ondan sonra da
Kayser gelmeyecektir. Nefsim kudretinde olan Allahü teâlâya yemîn ederim ki,
onların hazineleri Allah yolunda harcanacaktır.”
“Kim, şirk koşmadan ölürse, Cennete girer.”
“Pişmanlık, tövbedir.”
Bişr bin Haris anlatır: Ebû Bekir bin lyaş’ın şöyle dediğini
duydum: “Ey sağımda ve solumda bulunan Kirâmen kâtibîn
melekleri! Benim için, Allahü teâlâya duâ ediniz. Çünkü siz, Allahü
teâlâya benden daha çok ve daha iyi itaat ediyorsunuz, emirlerine uyuyorsunuz.”
Ebû Bekir bin Iyaş hazretleri buyurdular ki: “Varlıklar dört
kısımdır, birincisi mazur olanlar; bunlar hayvanlardır. Akılları olmadığı için,
emir ve yasaklarla mükellef değildirler. İkincisi, imtihana tâbi olanlar:
Onlar, insanlardır. Bu dünyâda yapaklarından âhırette hesap verecekler,
amellerinin karşılığını orada göreceklerdir. Üçüncüsü, hep ibâdet ve tâat
(Allahü teâlânın beğendiği iyi işler) üzere olanlardır ki, bunlar meleklerdir.
Onlar, hiç günah işlemezler. Devamlı, Allahü teâlâya kulluk edip, noksansız
devam ederler. Dördüncüsü, İblîs’tir ki, Allahü teâlânın lanetine uğrayıp,
helak olmuştur.”
“Sükûtun en küçük fâidesi, sıkıntı ve belâlardan kurtulmasıdır.
İyilik olarak, insana bu yeter. Fazla ve lüzumsuz konuşmanın en küçük zararı,
şöhrettir. Belâ olarak, şöhret insana yeterlidir.”