Âdet dışında yaşanan şaşılacak hâller!..

17/09/2020 Perşembe Köşe yazarı V.T

Kelâm âlimlerine göre, Peygamberin mucize göstermesi şart değildir.

 

Abdurrahmân İbn-i Ziyâd el-Gaysî hazretleri Şafiî fıkıh âlimidir. 900 (m. 1495)’de Yemen'in Zebîd şehrinde doğdu. Memleketinde ve Mekke’de Şafiî fıkıh âlimlerinden ilim tahsil etti. Yemen'de fetva makamına getirildi. 975'te (m. 1568) Zebîd'de vefat etti. Buyurdu ki:

Allahü teâlânın, (Seni şu yerlerdeki insanlara veya bütün insanlara gönderdim), yâhut, (Benden kullarıma bildir!) veya bunlar gibi dediği kimseye (Nebî), yâni (Peygamber) denir. Peygamber olmak için, insanda riyâzet ve mücâhede gibi, bazı şartların bulunması veya buna elverişli olarak doğmuş olmak lâzım değildir. Allahü teâlâ, dilediğini seçerek, bunu ihsân eder. O, her şeyi bilir ve en iyisini yapar. İrâde ettiğini yapar. Her şeyi yapmaya kâdirdir.

Kelâm âlimlerine göre, Peygamberin mucize göstermesi de şart değildir. Başkalarının, Onun Peygamber olduğunu anlamaları için, mucize göstermesi şarttır dediler. Yoksa, Peygamber olması için şart değildir. Eski Yunan felsefecilerine göre, Peygamber olmak için, üç şart lâzımdır: Gaybdan haber vermek. Yâni geçmişte olmuş ve gelecekte olacak şeylerden kendisine sorulanları bildirmek. Hârika işler, yâni aklın, fennin yapamayacağı şeyleri yapmak. Üçüncüsü, meleği cisim ve şekillenmiş olarak görmek ve Allahü teâlânın vahyettiği sözü melekten işitmek şarttır, dediler.

Peygamberin bütün gaybları bilmesi lâzım değildir. Bazılarını bilmek ise, yalnız Peygambere mahsus değildir. Riyâzet çekenlerin, yâni yalnız olarak bir odaya kapanıp, ölmeyecek kadar az yiyip içenlerin ve şuûru giden bazı hastaların, uyuyanların, bazı gaybları haber verdikleri bilinmektedir. Peygamberle bunlar, bu bakımdan birbirlerine benzer. Onların gayb dedikleri, belki hârikulâde olan, yâni âdet olmayan, sık rastlanmayan şeyler demektir. Bunlar ise, hakîkî gayb değildir. Bunları bilmek ve bir iki kere haber vermek, âdetin dışına çıkmak olmaz. Peygamber ile başkaları, bununla birbirlerinden ayırdedilirler. Allahü teâlânın bildirdiği hakîkî gaybları Peygamberlerin bileceklerini, kelâm âlimleri de bildiriyorlar. Fakat gaybı bilmek Peygamber için şart değildir, diyorlar.

Felsefecilerin gaybı bilmek için ileri sürdükleri, yukarıda yazılı sebepler de doğru değildir. İslâm dîninin esaslarına uymamaktadır. Bundan başka, bu sebeplerle gaybı bilmek, ayrı bir meseledir. Âdet dışında şaşılacak şeylerdendir.