“Yâ Rabbî, bunlara hidâyet ver!"
20/09/2020 Pazar Köşe yazarı A.U
Muhammed Bâkî Billâh hazretlerinin yanına, Hristiyan ve Yahûdîlerden
bir grup insan geldi.
Onları îmâna dâvet etti.
Ancak kabul etmediler.
O vakit açtı ellerini.
“Yâ Rabbî, bunlara hidâyet ver.
Cehennemde yanmasınlar” dedi.
Az sonra önünde diz çöktüler.
Ve kelime-i şehâdeti söylediler.
Mübârek zât sevindi.
Eliyle meshetti yüzlerini.
O an "perde" kalktı gözlerinden.
Keşif, kerâmet sâhibi oldular.
Ve birbirlerine bakıp;
"Biz nasıl îmân ettik?” dediler.
Büyük velî buyurdu ki:
“Hidâyet Allah'tandır.
Biz sâdece duâ ettik...”
● ● ●
Bu zât sevdiği bir gence;
"Ölüme hazırlan!" buyurdu.
Genç, cevâben dedi ki:
"Ben henüz gencim efendim."
Büyük velî buyurdu ki:
"Evet gençsin, ama iyi bil ki.
Ecel, genç ihtiyar tanımıyor"
Genç sordu hemen:
"Ölebilir miyim yâni?"
"Elbette evlâdım! Unutma, gençken ölenlerin sayısı, yaşlanıp da
ölenlerden daha fazladır.”
Korkuyla sordu yine:
"Peki, ne yapayım?"
"Günahlarına tövbe istiğfar et.
Kelime-i şehâdet getir hemen.
Şimdi başla, yarına bırakma!"
"Neden efendim?"
"Çünkü ölüm âni gelir evlât.
Belki de yarına çıkamazsın”
Genç, o gece vefat etti!..