“Mısır’ın fethi sana müyesser olacak!.."
17/08/2024 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Mısır’ın fethinin kendisine nasip olup olmayacağı Yavuz Sultan Selim
Hân'ın zihnini kurcalıyordu!
Sünbül Sinân Efendi Osmanlı âlim ve velîlerindendir.
İsmi Yûsuf bin Ali’dir. Merzifon’da 1452 (H.856) yılında doğdu. Isparta’nın
Borlu kasabasında ilim tahsîl etti. Oradan İstanbul’a geldi. Efdalzâde
Hamîdüddîn Efendiden ders aldı. Ayrıca Çelebi Halîfe ismi ile şöhret bulan
Muhammed Cemâleddîn Efendinin de derslerine katılarak, ondan ilim öğrenmeye
feyiz ve teveccühlerine kavuşarak kemâle gelip olgunlaşmaya başladı. Hocası ona
icazet verip Mısır’a gönderdi. Orada talipleri yetiştirdikten sonra Çelebi Halîfe’nin
vefât etmesiyle İstanbul’a döndü. Kocamustafapaşa’daki dergâhta hocasının
yerine geçti.
Osmanlı Pâdişâhı Yavuz Sultan Selim Hân, Şâh İsmâil’i
Çaldıran’da mağlûb ettikten sonra, Mısır’ı fethetmek üzere yola çıktı. Şam’a
geldiğinde, Mısır’ın fethinin kendisine nasîb olup olamayacağı düşüncesi
zihnini kurcalıyordu. Bunu çok sevdiği Hasan Can’a anlattıktan sonra; “Bizi bu
hususta ferahlatacak, Allahü teâlânın dostlarından bir velî varsa, ona
niyetimizi anlatalım. Aceb ne buyuracaktır, merâk eder dururum” buyurdu. Hasan
Can da; “Devletlü Sultânım! Emevî Câmiinin bir köşesinde, sabah akşam Allahü
teâlâyı zikreden bir derviş var. Belki sizin meselenizi halleder” dedi. Bunun
üzerine Sultan Selim Hân, sabahın erken saatlerinde câmiye gitti. Târif edilen
bu zâtı, Allahü teâlâyı zikreder buldu. Yanına varıp selâm verdi. Selim Hân
daha bir şey sormadan; “Ey muzaffer Sultan! İnşâallahü teâlâ, cenâb-ı Hak
Mısır’ın fethini sana müyesser edecektir. Allahü teâlânın bütün sevdikleri
seninle berâberdir. Allahü teâlâ muînin, yardımcın olsun. Mısır’ın fethinden
sonra İstanbul’a döndüğünde, oradaki Sünbül Sinân'dan gâfil olma sakın!” dedi.
Yavuz Sultan Selim Hân, bu müjdeye ziyâdesiyle memnun oldu. Şükür secdesine
kapandı.
Muhammed Çelebi isminde bir talebesi anlattı: “Sünbül
Sinân hazretlerine talebe olmuştum. Bir haram işleme durumu ile karşı karşıya
kalmıştım, nefsim harama meyletti. Tam onu işlemek üzere idim ki, yanımda hocam
Sünbül Sinân’ı gördüm. Onu görür görmez, utancımdan kıpkırmızı oldum. Ne
yapacağımı şaşırmış bir hâlde haramdan uzaklaştım. Hemen dergâha koştum. Hocam
ile kapıda karşılaştım. Beni görünce; “Ey Çelebi! Sen mürşid-i kâmili ne
zannedersin? O, talebesini gözetmez ise, şeytan ve nefis, onu hevâsına uydurup
helâk eder, çabucak tövbe-i nasûh eyle. Bir daha da böyle işleri yapmaya
kalkma" buyurdu.
Sünbül Sinân hazretleri, 1529 (H.936)
senesinde vefat etti.