Hazreti Mevlânâ, ney çalmadı, dönmedi!..
17/12/2019 Salı Köşe yazarı O.Ü
Din cahilleri yalan söylüyor! Hazreti Mevlânâ, ney ve başka hiçbir
çalgı çalmadı, raks etmedi.
Sual: Mevlânâ hazretleri ney çalmış mıdır, ellerini açıp dönmüş müdür, eğer
ney çalmadı ve dönmedi idi ise, bu yapılanlar nedir?
Cevap: Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretleri, evliyanın büyüklerindendir.
Divanında otuz bin, Mesnevisinde kırkyedi bin beyit vardır.
Allahü teâlânın aşkı ile dolmuş, evliyânın büyüklerinden olan, Celâleddîn-i
Rûmî hazretleri, ney ve başka hiçbir çalgı çalmadı, raks etmedi. Dünyaya nur
saçan Mesnevîsine, her memlekette, birçok dillerde şerhler, açıklamalar
yapılmıştır. Bunlardan en kıymetlisi, Mevlânâ Câmî'nin kitabıdır ki bu kitapta
deniyor ki:
“Mesnevînin birinci beytinde, 'Dinle neyden, nasıl anlatıyor ayrılıklartan
şikâyet ediyor' deniyor. Ney, islam dininde yetişen kâmil insan demektir.
Bunlar, kendilerini ve her şeyi unutmuş, her an, Allahü teâlânın rızasını
aramaktadır. Ney, Farsçada 'yok' demektir. Bunlar da, kendi varlıklarından yok
olmuştur. Ney denilen çalgı, içi boş bir çubuk olup, bundan çıkan her ses, onu
çalan kimseden hasıl olmaktadır. O büyükler de, kendi varlıklarından boşalıp,
kendilerinde, Allahü teâlânın ahlakı zahir olmaktadır. Neyin üçüncü manası,
kamış kalem demektir ki, bundan da, insan-ı kâmil kastedilmektedir. Kalemin
hareketi ve yazması kendinden olmadığı gibi, kâmil insanın hareketleri ve
sözleri de, hep Allahü teâlâdandır.”
İkinci Abdülhamid Han zamanında Ankara Valisi olan Abidin Paşa,
Mesnevî şerhinde, neyin insan-ı kâmil olduğunu, dokuz türlü isbat etmektedir.
Sonraları, bazı cahiller, neyi çalgı sanarak, ney, dümbelek gibi, şeyler
çalmaya, dans etmeye başladılar. Oyun aletleri, o tasavvuf üstadının türbesine
konuldu. Celâleddîn-i Rûmî hazretleri, yüksek sesle zikir bile yapmazdı.
Nitekim Mesnevîsinde:
“Pes zi cân kün, vasl-ı cânânrâ taleb, bî leb-ü bî gâm mîgû, nâm-ı Rab!” buyuruyor ki; “O
hâlde, sevgiliye kavuşmayı, can-u gönülden iste. Dudağını ve damağını
oynatmadan, Rabbin ismini kalbinden söyle!” demektir.
Sonradan gelen din cahilleri, ney, saz, tef gibi çalgılar çalarak, gazel
okuyup dönerek, dans ederek, nefslerini zevklendirmişlerdir. Bu günahlara
ibadet adını verebilmek, kendilerini din adamı tanıtabilmek için, Mevlânâ da
böyle çalar ve oynardı, biz onun yolunda gidiyoruz, diyerek yalan söylemişlerdir.