"Sultânım, bizlere bir çâre bulun!.."
18/11/2022 Cuma Köşe yazarı V.T
Bilâl-i Ma'ribî hazretleri evliyânın meşhûrlarındandır. 910 (H.
297)’de Trablusgarb'ın Zât-ül-Ahcâr kasabasında doğdu. Tahsîl hayâtını
tamamladıktan sonra Bağdât'a giderek Halîfe Hârûn Reşîd'in sarayında kâtip
olarak vazîfelendirildi. Bu sırada Şeyh Muhammed Dîneverî’ye intisab etti.
Talebeliğe kabûl edilince, Vâdı-ül-Kurâ'ya gidip yerleşti. Hocasının
hizmetinden bir an olsun ayrılmadı.
Bilâl-i Ma'ribî yetişip, kemâle geldikten sonra, hocası ona
icâzet, diploma verip insanlara doğru yolu göstermesi için memleketine
gönderdi. Trablusgarb'a gitmek için bir gemiye bindi. Bir ara fırtına çıktı ve
gemi batma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Yolcular boğulma korkusu ve
heyecânı içinde ağlamaya başladılar. Bilâl-i Ma'ribî denize atlayıp, yürüyerek
sâhile çıktı. Gemideki yolcular; "Sultânım, bize de bir çâre bul!"
diye seslendiler. Bunun üzerine onlara; "İçinizden Allahü teâlâdan gayri
her şeyi çıkarıp onun yerine Allah sevgisini koyanlar yanıma gelsin!"
dedi. Bu izinden sonra birkaç kişi denize atlayıp, su üzerinde yürüyerek kıyıya
ulaştı. Daha sonra Bilâl-i Ma'ribî, fırtınanın durması için Allahü teâlâya duâ
etti. O anda fırtına dindi ve gemidekiler selâmete kavuştu. Yanına deniz
üzerinde yürüyerek gelenler talebesi olmakla şereflendiler.
Bilâl-i Ma'ribî, memleketinde bir müddet kaldıktan sonra tekrar Bağdât'a döndü.
Hocası Muhammed Dîneverî'nin vefâtından sonra yerine geçerek talebe
yetiştirmeye başladı. 1015 (H.405) senesinde vefât etti. Vefâtı sırasında
dostlarına vasiyetini bildirdikten sonra; "Ben vefât ettiğimde, siz
cenâzemi kabre götürürken, şiddetli bir yağmur yağacak ve sizleri rahatsız
edip, inletecektir. O zaman cenâzemi yere koyup yüzümü açın. Allahü teâlânın
inâyetiyle, yağmur hemen kesilecek ve siz rahat bulacaksınız" dedi.
Vefâtından sonra cenâze namazı kılınıp, tabutu kabire götürülürken, şiddetli
bir yağmur yağmaya başladı. Cenâzeyi taşıyanlar yürüyemez hâle geldi.
İçlerinden bâzıları defin işini tehir etmeyi bile teklif ettiler. O anda
Bilâl-i Ma'ribî'nin vasiyeti akıllarına geldi, hemen tabutu yere koyup, yüzünü
açtılar. Yüzü görünür görünmez, Allahü teâlânın izniyle yağmur dindi. Sular
çekildi ve güneş bütün parlaklığı ile göründü. Cemâat de cenâzeyi önceden
hazırladıkları kabre defnetti.