"Ey insanoğlu! Kabir için ne hazırladın?.."
19/06/2020 Cuma Köşe yazarı A.D
Hak teâlâ tarafından bir nidâ gelir: "Ey benim kulum! Yalnız kaldın,
şu karanlık mezarda seni yalnız bırakıp gittiler."
İslâmiyete inanmayan, ilim ve ahlâk yoksunu kimseler öleceği vakit,
gözlerindeki perde kaldırılarak kendilerine Cennet gösterilir ve bir melek
onlara der ki:
- Ey İslâmiyeti beğenmeyen, şehvetlerinin peşinde koşan kimse! Sen hak olan
İslâmiyeti beğenmezdin. Muhammed aleyhisselâmın Allahü teâlâdan getirdiği
bilgilere inanmazdın. Bu gördüğün nimetlere, bunlara inanan îmânlı kimseler
kavuşacaktır. Sen bunlardan mahrûmsun.
Sonra şeytan gelip der ki:
- Bu sözler yalandır. Bunlara inanma! Gördüğün bütün nimetlere
kavuşacaksın!
Sonra kendisine Cehennem gösterilir. Cehennemdeki melekler, ateşten
tokmakla vururlar. Ağızlarından alevler çıkar. Gök gürültüsü gibi sesleri
duyar. Bu seslerden korkan kimse şeytandan yardım ister. Şeytan dayanamayıp
korkusundan kaçar. Melekler şeytanı yakalayıp yere vururlar. Sonra, o kimseye
dönüp;
- Sağlığında, dine inanmadın, burada da meleklere inanmadın gidip melun
şeytana inandın, derler.
Sonra çok acı azaplar yaparak habîs rûhunu alırlar Cehenneme atarlar...
Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: Bir
insanın rûhu vücûdundan ayrılınca bir nidâ gelir ki:
- Ey insanoğlu, sen mi dünyayı terk eyledin, yoksa dünya mı seni terk
eyledi? Sen mi dünyayı topladın, yoksa dünya mı seni topladı? Sen mi dünyayı
öldürdün, yoksa dünya mı seni öldürdü?
Cenâze yıkanmaya başlayınca üç nidâ gelir:
- Hani senin kuvvetli vücudun? Seni hangi şey zayıflattı? Hani senin güzel
konuşman, seni hangi şey susturdu?
Cenâze kefene sarılınca bir nidâ daha gelir:
- Azıksız yola çıkma! Bu yolculuğun geriye dönmesi yoktur, ebedî olarak
geri gelmeyeceksin!
Cenâze tabut içine konulunca bir nidâ daha gelir:
- Eğer Allahü teâlânın rızâsını kazandınsa, ne mutlu sana, büyüklük saâdet
senindir. Eğer cenâb-ı Hakk'ın gazâbını kazandınsa yazıklar olsun sana!
Cenâze mezarın yanına varınca bir nidâ daha gelir:
- Ey insanoğlu! Dünyada kabir için ne hazırladın? Bu karanlık mezar için ne
nûr getirdin? Zenginlik ve şöhretinden ne getirdin?
Cenâzeyi mezara koydukları zaman, kabir nidâ eder ve der ki:
- Arkamdan söylerdin, şimdi karnımda sükût edersin!
Nihâyet, cenâzenin defin işi bitip oralarda hizmet gören insanlar da
ayrılıp gidince, Hak teâlâ tarafından bir nidâ gelir:
- Ey benim kulum! Yalnız kaldın, şu karanlık mezarda seni yalnız bırakıp
gittiler. Bunlar senin dostların, kardeşlerin, evlatların ve candan adamların
idi. Hâlbuki hiçbirinin sana faydası olmadı. Ey kulum sen bana âsi oldun,
emrimi tutmadın, hiç bu hâlini düşünmedin!..
Sonra, kıyâmete kadar kabirde azap içinde kalır. Kıyâmette de cehenneme atılır, sonsuz olarak Cehennemde kalır...