Emanet üç kısımdır
19/08/2021 Perşembe Köşe yazarı O.Ü
Emanet vedî'a, kira
veya ariyet olarak verilen ve sözleşme olmadan ele geçen maldır.
Sual: Emanet ne anlama
gelir, çeşitleri var mıdır ve emanet olarak bırakılan malı kullanmanın
mahzuru olur mu?
Cevap: Mecellenin 762.
Maddesinde; güvenilen kimseye bırakılan mala Emanet denir deniyor. Emanet de
üçe ayrılır:
1-Vedî'adır ki,
güvenilen kimseye saklamak için verilen maldır. Söz veya hâl ile yapılan icab
ve kabul ile hasıl olur. Veren ve alan, diledikleri zaman vazgeçebilir, fesih
edebilir. Baliğ olmaları lazım değildir. Parasız Vedî'a zayi olursa, kaybolursa
ödemez. Ödemesi şart edilirse, sözleşme batıl olur. Ücretli olan Vedî'a helak
olunca, ödenir. Mümkün ve faydalı şartla Vedî'a sözleşmesi caizdir. Vedî'a olan
malı kendi malı gibi saklar. Vedî'a olan hayvanın nafakası, sahibine aittir.
Vedî'a, sahibinden izinsiz kullanılamaz ve vedî'a, ariyet, kira, rehin ve ödünç
verilemez ve sahibinin borcunu, onun izni olmadan ödeyemez. Bunları izin ile
yapabilir. Sahibi isteyince aynen geri vermesi lazımdır. Ödemezse gasbetmiş
olur. Vedî'a olan paranın da kendisini verir, başkasını veremez.
2-Kira veya ariyet
olarak verilen emanettir. İcab ve kabul ile hasıl olurlar. Baliğ olmaları şart
değildir. Ariyet, bedelsiz kullanmak demektir. Ariyet hayvanın nafakası,
kullanana aittir. Zaman, mekân ve istifade şekli sınırlı olarak ariyet vermek
caizdir. Şartsız ariyet verilen eve, dükkâna, tarlaya dilediğini koyabilir.
Ariyet alan, bunu vedî'a verebilir. Kiraya ve rehin olarak veremez. Sahibi
isteyince veya sözleşmedeki müddeti bitince, geri vermesi lazım olur.
3-Sözleşme olmadan ele
geçer. Mesela, rüzgârın getirdiği mal emanet olur.
Sual: Bir kimse,
kendisi ve alesi muhtaç oldukları hâlde, sadaka verebilir mi?
Cevap: Bu konuda İbni
Âbidînde, zekat verilecek yerlerin sonunda buyuruluyor ki:
“Kendisine ve bakması vacib olanlara lazım olandan fazla malı bulunan kimsenin sadaka vermesi müstehabtır. Bakması vacib olan kimsesi muhtaç iken, bunun sadaka vermesi günahtır. Sıkıntıya sabır edemeyecek kimsenin, kendi muhtaç olduğu malı, parayı sadaka vermesi caiz değildir, tahrimen mekruhtur. Sadaka veren kimsenin, sadaka sevabını, Resulullah efendimize, kadın, erkek bütün müminlere göndermeye niyet etmesi iyi olur. Çünki, kendi sevabı azalmaz ve hepsine de ayrı ayrı, hep o kadar sevap verilir.”