Yahya aleyhisselama benzetilen büyük âlim
14/06/2022 Salı Köşe yazarı V.T
Zamanının büyükleri
İbn-i Acîl hazretlerini peygamberler içinde Yahya aleyhisselama
benzetmişlerdir.
İbn-i Acîl hazretleri
evliyanın büyüklerindendir. Yemen'de doğdu. 1291 (H.690) senesi Yemen'de Beyt-i
fakih denilen yerde vefat etti. Kerametleri pek çoktur.
Zamanının büyükleri
onu peygamberler içinde Yahya aleyhisselama benzetmişlerdir.
İmâm-ı Yâfiî anlatır:
Yemenli birisinin elinde bir ur çıkmıştı. Birçok beldeleri ve birçok kimseleri
dolaştı. Şifa bulması için dolaştığı yerlerde gerekli ilaçları kullandıktan
sonra, o yerin büyüklerinden dua istedi. Fakat rahatsızlığı geçmedi. En sonunda
İbn-i Acîl hazretlerine gelerek, elindeki bu rahatsızlığın geçmesi için dua
istedi. O da; "La havle velâ kuvvete illâ billâh, getir bakalım
elini." dedi ve eliyle mesh edip bir bezle sardı. Sargıyı memleketine
dönünceye kadar açmamasını tembih etti. Yemenli oradan ayrıldı ve
arkadaşlarıyla birlikte yola koyuldular. Yol üzerinde bir köye uğrayıp
alışveriş yaptılar. Elinde ur olan Yemenli, sarılı olan sağ elinin sargısını
unutarak açtı ve yemek yedi. Bir de baktı ki, elindeki yaradan hiçbir eser
kalmamıştı ve diğeri gibi sapasağlamdı.
İbn-i Acîl hazretleri bir gün saralı bir hastanın yanına geldi. Ona Yûnus
sûresi elli dokuzuncu âyet-i kerîmesini okudu. Hastaya musallat olan cin büyük
bir çığlık koparıp ondan ayrıldı. İbn-i Acîl hayatta olduğu müddetçe o cin bir
daha geri gelmedi. Ne zaman ki İbn-i Acîl hazretleri vefat etti, cin tekrar ona
musallat oldu. İbn-i Acîl’in talebeleri o hastanın yanına gidip, aynı şekilde
hocalarının okuduğu âyet-i kerîmeyi okudular. O zaman cin güldü ve; “Âyet bu
âyettir. Lâkin okuyan, önce okuyan kişi değil” deyip, ondan ayrılmadı.
İbn-i Acîl hazretleri, bir gece herkes uykuda iken, abdest almak için elinde
bir kova ile dışarı çıktı. Kovayı kuyuya sarkıtıp su çekmek istedi. Kuyunun
durumu itibarıyla zorlandı. O esnada birisi geldi ve kolaylıkla kovayı çekti,
sonra ona; "Size yardım için gönderildim." diyerek kayboldu.
Hac için Irak'tan biri
Mekke-i mükerremeye gelmişti. Bu zât Şeyh Ahmed Rıfâî hazretlerinin türbesi
yakınında otururdu. Mekke'de İbn-i Acîl hazretlerini gördü. İnsanlar etrafına
toplanmışlardı. Çok şaşırdı. Büyük bir izdiham vardı. Memleketine döndüğünde Ahmed
Rıfâî hazretlerinin makamına hizmet eden birisi ondan gördüğü şeylerden sordu.
O da İbn-i Acîl hazretlerini söyleyince Sâhib-i Makam olan zât; "O,
zamanın kutbudur." diye onun üstünlüğünü haber verdi.
Devlet adamları gelir ziyaret eder meselelerini sorup duasını alırlardı. Lakin o makam sahiplerinin yanına gitmez mühim bir iş çıkınca mektup yazarak, yapacakları işleri bildirir, hayırlı ve doğru işlere teşvik ederdi.