İstanbul fethinin sonuçları -2-
14/06/2022 Salı Köşe yazarı R.A
Harp meclisinden,
cihâda devâm etme karârı çıktı. Bunun üzerine Fâtih Sultân Mehmed Hân,
ordusunda son hücûm hâzırlığını başlattı...
Fâtih Sultân Mehmed Hân, 26 Mayıs'ı 27 Mayıs'a bağlayan günün gecesi, büyük bir harp meclisi kurdu. Bütün komutanları ve orduya ma’neviyât verme bakımından fevkalâde tesîrli olan âlimleri ve evliyâ zâtları da'vet edip bu mecliste topladı.
Bu mecliste iki fikir
ortaya çıktı: Molla Akşemseddîn, Molla Gürânî, Zağnos Paşa ve
Şehâbeddîn Paşa, kuşatmaya devâm edip fethi gerçekleştirmeyi istiyorlardı. Çandarlı
Halîl Paşa ve onun gibi düşünen bazı zevât ise, Bizans’ın sulh teklifini kabûl
etmeyi tercîh ediyorlardı. Akşemseddîn hazretleri, hocası Hacı Bayram-ı
Velî'nin kendisine İstanbul'u fethedecek olan ve hadis-i şerifte "Ne
güzel emîrdir..." buyurularak vasfedilen sultân ile beraber
bulunacağına dâir verdiği müjdeyi biliyor ve buna göre hareket ediyordu...
Harp meclisinden,
cihâda devâm etme karârı çıktı. Bunun üzerine Fâtih Sultân Mehmed Hân,
ordusunda son hücûm hâzırlığını başlattı. 29 Mayıs sabâhı yapılan son
taarruzda İstanbul düştü. 300.000 asker ve 20 parça donanmadan
müteşekkil ordunun, yeri-göğü sarsan “tekbîr” ve “tehlîl” sesleri
arasında, öğleden sonra Fâtih Sultân Mehmed Hân, Topkapı tarafından şehre
girdi.
Fâtih’in pekçok yüksek
vasfı vardır; onlardan bâzıları şunlardır:
Kendi devrine kadar
olan atalarının kısmen yapmış oldukları akınları, plânlı bir fütûhât hâline
getirdi. Bütün bu seferleri, bir plâna göre yapar, seferlerin muvaffakiyetle
netîcelenmesini sağlamak için, aylarca bu seferlerin bütün ön hazırlıklarını
yapardı.
Askerî alanda
başarısının ilk özelliği kılıçla kalemin iş birliğidir. Ordunun disiplinine çok
dikkat ederdi. En küçük itâatsizliği ve buna sebep olan subayları şiddetli bir
şekilde cezâlandırırdı.
Kumandânlığı ile
diplomatlığı dâimâ berâber yürütürdü. Hangi devlet üzerine sefer
düzenleyecekse, o devletin iç ve dış münâsebetlerini, zaaflarını, kuvvetini,
diğer devletlerle olan münâsebetlerini en ince noktasına kadar tetkîk eder ve
sefere, hasmının en zayıf ve kendisinin en kuvvetli zamânında çıkardı. Yapacağı
seferlerin gizli kalmasına çok dikkat ederdi.
Fâtih Sultân Mehmed,
soğukkanlı ve cesûrdu. Bu özelliğinin en güzel misâlini, Belgrad Muhâsarası
sırasında, askerin gevşediğini gördüğü zaman, hemen onların önlerine geçip
düşmân hatlarına girerek göstermiştir. İstanbûl Muhâsarasında da donanmanın
başarısızlığı yüzünden atını denize sürmesi, bu cesâretinin büyük örneğidir.
Fâtih, ordu ve
donanmasını iyi bir şekilde tekâmül ettirmişti. Râhatlıkla söylenebilir
ki, Osmânlı donanmasının tekâmül etmiş şekilde kurucusu Fâtih’tir.
Topçuluğa da gerekli ehemmiyeti veren ilk padişâhtır. Fâtih’ten önce top, bütün dünyâda, daha çok sesi ile düşmânı ürkütmek için kullanılırdı. Büyük kaleleri yerle bir edebileceği ve meydân muhârebelerinde rol oynayacağı hiç düşünülmemişti. Fâtih, bütün bunları akıl ederek, o târihe kadar görülmeyen sayı ve çapta top yapılmasına yöneldi. Topların balistik ve mukâvemet hesâplarını bizzât kendisi yaptı...