Hemedan’dan doğan güneş Yusuf-i Hemedani
21/01/2023 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Yusuf-i Hemedani hazretleri, Silsile-i aliyyenin
sekizincisidir. 1048 (H.440) senesinde Hemedan’da doğdu. 1141 (H.535)
senesinde Herat’tan Merv’e giderken yolda vefât etti. Merv’de bulunan
kabri ziyâret yeridir.
Bu
mübarek zat fıkıh âlimi idi, hadis ilmini de öğrendi. Tasavvufu Ebu Ali Farmedi
hazretlerinden öğrenip, onun sohbetinde yetişerek kemale ulaştı. Yüzlerce
talebesi vardı. Abdullah-i Berki, Ahmed Yesevi ve Abdülhâlık-ı Goncdüvani gibi
büyük veliler yetiştirdi...
İbni Hacer-i Mekki hazretleri anlatır:
Ebu Said Abdullah, İbn-üs-Sakka
ve Seyyid Abdülkadir-i Geylani ilim öğrenmek için Bağdat’a geldiler. Yusuf-i
Hemedani hazretlerinin, Nizamiyye Medresesinde vaaz ettiğini duymuşlardı.
İbn-üs-Sakka; “Ona bir soru soracağım ki cevabını veremeyecek” dedi. Ebu Said
Abdullah; “Ben de bir soru soracağım. Bakalım cevap verebilecek mi?” dedi.
Küçük yaşına rağmen büyük bir edep timsali olan Abdülkadir-i Geylani de “Allah
korusun. Ben nasıl soru sorarım. Sadece huzurunda beklerim, onu görmekle
şereflenir, bereketlenirim” dedi. Nihayet Yusuf-i Hemedani hazretlerine
geldiler. O mübarek velî, İbn-üs-Sakkâ’ya dönerek; “Yazıklar olsun sana!
Demek bana, cevabını bilemeyeceğim sual soracaksın ha! Senin sormak istediğin
sual şudur. Cevabı da şöyledir. Senden kâfirlik kokusu geliyor” buyurdu...
Sonra Ebu Said Abdullah’a dönerek; “Sen de bana bir sual soracaksın ve bakacaksın
ki, ben o sualin cevabını nasıl vereceğim. Soracağın sual şudur ve cevabı da
şöyledir. Fakat sen de edebe riayet etmediğin için, ömrün sıkıntı ile geçecek”
buyurdu... Sonra Abdülkadir-i Geylani’ye döndü. “Ey Abdülkadir! Bu edebinin
güzelliği ile, Allahü teâlâyı ve Resulünü razı ettin. Ben senin Bağdat’ta bir
kürsüde oturduğunu, çok yüksek bilgiler anlattığını, “Benim ayağım, bütün
evliyanın boyunları üzerindedir” dediğini sanki görüyor gibiyim” buyurdu...
Aradan yıllar geçti. Abdülkadir-i
Geylani zamanındaki evliyanın en üstünü, baş tâcı oldu. Herkes mübarek
sohbetlerinden istifade ederdi... Bir gün buyurdu ki: “Benim ayağım, bütün
evliyanın boyunları üzerindedir.” Zamanında bulunan bütün evliya, onun
kendilerinden çok yüksek olduğunu bilirler ve üstünlüğü karşısında boyunları
eğri olurdu. Bunlar meydana çıktıkça, Yusuf-i Hemedani hazretlerinin senelerce
önce haber verdiği hâller anlaşılıyordu...
İbn-üs-Sakka ise, çok güzel konuşurdu. Şöhreti zamanın Sultanına ulaştı. O da bunu elçi olarak Bizans’a gönderdi. Hristiyanlar buna çok ilgi gösterdiler. Nihayet, onlara aldanarak Hristiyan oldu... Ebu Said Abdullah'ın hayatı da sıkıntılar içinde geçti. Yusuf-i Hemedani hazretlerinin, her üçü hakkında söylediği aynen meydana çıktı...