"Yazıklar olsun bana!"
22/03/2024 Cuma Köşe yazarı A.U
Ebû İshak Kâzerûnî hazretlerinin zamânında, Basra'da Yahyâ bin
Hasan adında bir mescit imâmı vardı.
Şeyh Kâzerûnî hazretlerini ziyârete geldi bir gün.
Sabah namazı vaktiydi.
Bu zâtın mescidine girdi.
Büyük velî imâmdı.
Ona uyarak namaza durdu.
Kâzerûnî hazretleri, okuduğu uzun bir sûrede bir âyeti
unutarak okumadı.
O, bunu fark etti.
Ve tuhafına gitti.
Kendi kendine;
"Yazıklar olsun bana! Buraya kadar boşuna
yorulmuşum. Tâ Basra'dan buraya, bu adamı ziyârete geldim. Bir sûreyi bile doğru
okuyamıyor” dedi.
Geldiğine pişmân oldu.
Nihâyet namaz bitti.
Duâ edildi.
Kâzerûnî hazretleri, o kimseyi yanına çağırıp;
"Gördüğünüz gibi biz böyle hatâ işleyip
duruyoruz. Çünkü âdemoğluyuz. Âdemoğlu hatâdan, yanılmaktan, unutkanlıktan
kurtulamaz” buyurdu.
O, bu sözleri dinledi.
Mahcup oldu, utandı!
Ve bu büyük velînin ellerine kapanıp özür ve affını
diledi.
● ● ●
Bu zât bir sohbetinde;
“İbâdet yapanların kendilerini beğenmeleri, fâsıkların
günahlarından daha kötüdür” buyurdu.
Ve şunu anlattı:
Bir velî câmide îtikâf yapıyordu.
Sonra birden çıktı gitti.
“Niçin çıktınız?” dediler.
“Hâfızların,
kendilerini beğendiklerini görüp, onlardan kaçtım” buyurdu.