"Namâzı terk etmektense!.."
12/11/2019 Salı Köşe yazarı A.U
Hazret-i Ömer (radıyallahü anh), seher vaktinde mescid-i şerîfte namaz kılmaya
giderken, Ebû Lü'lü adında bir Yahûdi, bir rivâyette
karanlıkta bıçakla vurup, mübârek karnına sapladı.
Altı yerinden yaraladı.
Eshap bunu gördüler.
Üzülüp ağlaştılar!
Ve o kâfiri yakalayıp katlettiler!
Sonra Hazret-i Ömer'i o mahalden alıp evine götürdüler.
Cerrah gelip gördü.
Yaralarını dikti ve;
"İyileşinceye kadar hiç hareket etmeyin!" diye tembîh etti.
Sahâbe-i güzîn geldiler.
Çevresinde oturdular.
Halîfe, bâzı dînî emirleri onlara vasiyet ediyordu.
O ara namaz vakti geldi.
Ve ezân okundu.
Hazret-i Ömer, cerraha;
"Şimdi abdest alıp namaz kılsam ne olur?" diye sordu.
Cerrah düşündü.
"Hareket edersen dikişler sökülür, ölürsün" diye cevap verdi.
Halîfe bunu işitti.
Ama önemsemedi.
"Namâzı terk etmektense öleyim daha iyi" buyurdu.
Ve sahâbeden birini Hazret-i Âişe'ye gönderip Resûlullah’ın
ravda-i mütahharalarına defni için ondan izin istedi.
Hazret-i Âişe bu haberi aldı.
Üzülüp ağladı!
Ve bu kederle;
"Âh kıymetli Ömer! Atamın yâdigârı da gidiyor! Ben, o yeri kendim için
saklardım. Ama ona hibe ettim. Resûlullah’a ve babamın huzuruna varınca onlara
selâmımı söylesin ve (Bu ayrılık daha ne kadar sürecek?) diye
sorsun" dedi. (Devamı yarın)