Kul haklarını ödemeli ve herkesle iyi geçinmeli...
22/03/2024 Cuma Köşe yazarı V.T
"Allahü teâlânın emirlerini büyük bilmek ve O’nun yarattıklarına
acımak lâzımdır."
Şeyh Muhammed Pütnî hazretleri evliyânın
büyüklerindendir. Hindistan'ın Pütne şehrinde yaşadı. On yedinci asrın
ortalarında vefât etti. Hâce Muhammed Bâkî-billah’ın sohbetinde yetişti. O
yüksek huzurdan kalb zikrini aldı. Daha sonra hazret-i Hâce, onun terbiye ve
yetişmesini İmâm-ı Rabbânî hazretlerine havâle etti. Hazret-i İmâm’ın huzûrunda
husûsî hizmette bulunanlar arasına girdi. Abdest suyunu ve misvâkı hazırlamak
gibi hizmetlerle şereflendi. Kendine lâyık hâllere ve yüce makamlara kavuştu.
İmâm-ı Rabbânî hazretleri ona icâzet ve hilâfet verdi ve Pütne’ye gönderdi.
İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin ona gönderdiği iki mektup şöyledir:
“Allahü teâlâya hamd olsun. O’nun seçtiği, sevdiği
kullarına selâm olsun. Ey akıllı kardeşim! Allahü teâlânın emirlerini yapmak ve
yasaklarından kaçmak lâzım olduğu gibi, insanların haklarını ödemek ve onlarla
iyi geçinmek de lâzımdır. (Allahü teâlânın emirlerini büyük bilmek ve
O’nun yarattıklarına acımak lâzımdır) hadîs-i şerîfi, bu iki hakkı
yerine getirmenin lâzım olduğunu göstermektedir. Bu iki haktan yalnız birini
gözetmek kusur olur. Bir bütünün bir parçası, onun hepsi demek değildir. Bundan
anlaşılıyor ki, insanlardan gelen sıkıntılara katlanmak lâzımdır. Onlarla iyi
geçinmek vâcibdir. Kızmak iyi olmaz. Sert davranmak yakışmaz. Beyt: "Seviyorum
diyenin, güzel olsa da pek,/Nazlılığı bırakıp, naz çekmesi gerek." Sohbette
çok bulunmuştunuz. Vaaz ve nasîhatleri çok dinlemiştiniz. Onun için sözü
uzatmıyorum. Birkaç kelime ile kısa kesiyorum. Allahü teâlâ bizi ve sizi
İslâmiyetin doğru yolunda bulundursun. Âmîn.” (1. cild, 170’inci mektup)
“Allahü teâlâya hamd olsun. O’nun
seçtiği kullarına selâm olsun. Kardeşimiz Şeyh Nûr Muhammed bu fakîrleri öyle
unuttu ki, bir selâmla, bir haberle bile hatırlamamaktadır. Bir köşeye çekilip uzlet
etmek istiyordunuz. Ona kavuştunuz. Fakat öyle sohbetler vardır ki, uzletten
daha kıymetlidir. Üveys-i Karnî’yi düşününüz. Uzlet etmek istedi. Bunun için
insanların en iyisi olan Resûl aleyhisselâmın sohbetine kavuşamadı. Sohbetin
yükselttiği derecelere erişemedi. Tâbiînden oldu. Birinci derecede olmaktan
ikinci dereceye düştü. Allahü teâlânın lütfu ve ihsânı ile, her gün bir başka
sohbet olmaktadır. Hadîs-i şerîfte; (İki günü bir olan aldanmıştır) buyuruldu.
Size ve doğru yolda olanlara ve Muhammed Mustafâ’nın (sallallahü aleyhi ve
sellem) izinde bulunanlara selâm olsun!” (1. cild, 270’inci mektup)