Allahü teâlânın nîmetleri güneş gibi meydandadır!
10/09/2021 Cuma Köşe yazarı V.T
Saymakla bitirilemeyen
çeşitli nîmetleri, iyilikleri gönderen yalnız Allahü teâlâdır.
Ahmed Selâvî
hazretleri Osmanlı âlimlerindendir. 1206’da (m. 1791) Fas’ın Rabat şehrindeki
Selâ köyünde doğdu. Mısır’a giderek Ezher’de ilim tahsil etti ve icazet aldı.
Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın oğlu İsmâil Paşa kumandasında Sudan’a gönderdiği
orduya katıldı. Osmanlı devleti Sudan’a hâkim olunca Mâlikî müftüsü oldu.
Halvetiyye şeyhi Ahmed et-Tayyib’e intisap ederek ondan hilâfet aldı ve kızıyla
evlendi.1256 (m. 1840)’da vefat etti. “el-Minahu’s-samediyye” isimli eseri
akaide dairdir. Bu kitabında şöyle buyuruyor:
Herkese her nîmeti
gönderen, yalnız Allahü teâlâdır. Her şeyi var eden, ancak Odur. Her varlığı,
her ân varlıkta durduran hep Odur. Kullardaki üstün ve iyi sıfatlar, Onun
lütfu ve ihsânıdır. Hayatımız, aklımız, ilmimiz, gücümüz, görmemiz,
işitmemiz, söyleyebilmemiz, hep Ondandır. Saymakla bitirilemeyen çeşitli
nîmetleri, iyilikleri gönderen hep Odur. İnsanları güçlüklerden, sıkıntılardan
kurtaran, duâları kabul eden, dertleri, belâları gideren hep Odur. Rızıkları
yaratan ve ulaştıran yalnız Odur.
İhsânı o kadar boldur
ki, günah işleyenlerin rızkını kesmiyor. Günahları örtmesi o kadar çoktur ki,
emrini dinlemeyen, yasaklarından sakınmayan azgınları, herkese rezil ve rüsvâ
etmiyor ve nâmus perdelerini yırtmıyor. Affı ve merhameti o kadar çoktur ki,
cezâyı ve azâbı hak edenlere azâb vermekte acele etmiyor. Nîmetlerini,
ihsânlarını, dostlarına ve düşmanlarına saçıyor. Kimseden bir şey esirgemiyor.
Bütün nîmetlerinin en üstünü, en kıymetlisi olarak da, doğru yolu, saadet ve
kurtuluş yolunu gösteriyor. Yoldan sapmamak ve Cennete girmek için teşvîk
buyuruyor. Cennetteki sonsuz nîmetlere, bitmez, tükenmez zevklere ve kendi
rızasına, sevgisine kavuşabilmemiz için, sevgili Peygamberine uymamızı
emrediyor.
İşte, Allahü teâlânın
nîmetleri güneş gibi meydandadır. Başkalarından gelen iyilikler, yine Ondan
gelmektedir. Başkalarını vâsıta kılan, onlara iyilik yapmak isteğini veren,
onlara iyilik yapabilecek gücü, kuvveti veren, yine Odur. Bunun için, her
yerden, herkesten gelen nîmetleri gönderen hep Odur. Ondan başkasından iyilik,
ihsân beklemek, emânetçiden, emânet olarak bir şey istemeye ve fakirden sadaka
istemeye benzer.
Bu sözlerimizin, yerinde ve doğru olduğunu, câhil olanlar da, âlimler gibi, kalın kafalılar da, zekî, keskin görüşlü olanlar gibi bilir. Çünkü, anlatılanlar, meydanda olan, düşünmeye bile lüzum olmayan bilgilerdir.