Belanın gelmesine sebep
14/09/2021 Salı Köşe yazarı O.Ü
Allahü teâlâ,
sevdiklerinin günahlarını affetmek için, onlara dert, bela gönderiyor.
Sual: Belaların
gelmesine sebep günahlar mıdır ve bunlardan kurtulmak için ne yapmalıdır?
Cevap: Dertlerin,
belaların gelmesine sebep, günah işlemektir. Fakat, belalar, sıkıntılar,
günahların affedilmesine sebep olur. Allahü teâlâ, sevdiklerinin günahlarını
affetmek için, onlara dert, bela gönderiyor. Tövbe, istiğfar edince de,
günahlar affolur. Dert ve bela gelmesine lüzum kalmaz ve gelmiş dertler de
gider. O hâlde, dert ve beladan kurtulmak için, çok istiğfar okumalıdır. Nisâ
suresinin 78. âyetinde meâlen;
(Ey insan! Sana gelen
her iyilik, Allahü teâlânın ihsanı olarak, nimeti olarak gelmektedir. Her dert
ve bela da, kötülüklerine karşılık olarak gelmektedir. Hepsini yaratan,
gönderen Allahü teâlâdır) buyuruldu.
Allahü teâlâ,
dertleri, belaları, günahlara ceza olarak, azab olarak göndermiyor. Günahların
affedilmeleri için, ihsan olarak gönderiyor.
Muhammed Ma'sûm
hazretleri Mektûbat kitabında buyuruyor ki:
“Dertlerden kurtulmak
ve murada kavuşmak için beşyüz kerre (Lâ havle velâ kuvvete illâ billah) ile
evvelinde ve âhirinde yüzer defa salevât-ı şerife okuyup dua etmelidir.”
Mu'avvi-zeteyn yani
iki Kul-e'ûzüyü çok okumak da faydalıdır. Tefsîr-i Mazherîdeki hadis-i şerifte
buyuruldu ki:
(Birinize dert ve bela
gelince, Yunus Peygamberin duasını okusun! Allahü teâlâ Onu muhakkak kurtarır.
Dua şudur: Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minez-zâlimîn.) Tergîb-üs-salâtdaki
hadis-i şerifte;
(Sabah, kalkınca, üç
kerre "Bismillâhillezî lâ-yedurru ma' asmihî şey'ün fil-erdı velâ fissemâi
ve hüves-semî'ul'alîm" okuyana akşama kadar, hiç dert, belâ gelmez) buyuruldu.
Dünya, zevk için,
lezzet için yaratılmadı. Ahiret, bunun için yaratılmıştır. Dünya ile ahiret,
birbirinin zıddı, tersidir. Birini sevindirmek, ötekinin gücenmesine
sebep olur. Müminler dünyada, birkaç gün dert, bela çekmeselerdi, Cennetin
lezzetlerinin kıymetini anlamazlardı ve ebedî nimetlerin kıymetini
bilmezlerdi. Açlık çekmeyen, yemeğin lezzetini anlamaz. Acı çekmeyen de,
rahatlığın kıymetini bilmez.
Ceza, suçun büyüklüğüne göre değişir. Günah küçük olur ve suçlu boynunu büküp yalvarırsa, bu suç, dünya dertleri ile affolunabilir. Fakat, günah büyük, ağır ve suçlu inatçı olursa, bunun cezası ahirette sonsuz olur.