İnsanlar, Allahü teâlânın yaratmasına vâsıtadır...
13/09/2021 Pazartesi Köşe yazarı V.T
İnsan için ''bir şey
yarattı'' demek, akla ve dîne uymayan câhilce, bir sözdür!..
Mansûr bin Muhammed
Mervezî hazretleri Şâfiî fıkıh, kelâm ve tefsir âlimidir. 426’de (m. 1035)
Türkistan’da Merv’de doğdu. Bağdat’ta fıkıh ve hadis ilmi tahsil etti.
Nîşâbur’da, sonra Merv’de medresede talebe yetiştirdi. 489 (m. 1096)’da burada
vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Allahü teala
yaratılmış olmayan birinci ilk yaratıcı, mahlûkların tek yaratıcısıdır. Ondan
önce ve sonra, başka bir yaratıcı yoktur. Yaratıcı yaratılmaz. O, hep vardır.
Bir ân yok olsa, her şey yok olur. Vâcib-ül-vücûd, hiçbir bakımdan hiçbir şeye
muhtaç değildir. Yerleri, gökleri, canlıları, düzenli, hesaplı yaratanın
kudretinin, kuvvetinin sonsuz olması, âlim olması, dilediğini hemen yapması,
bir olması, onda hiç değişiklik olmaması, lâzımdır. Kuvveti sonsuz olmasa ve
âlim olmasa, böyle düzenli, hesaplı mahlûkları yaratamaz.
Yaratıcıda hiç
değişiklik olmaz. Şimdi nasılsa, âlemi yaratmadan önce de öyle idi. Her şeyi
yoktan yaratmış olduğu gibi, her zaman da, şimdi de, her şeyi yaratmaktadır.
Çünkü değişmek, mahlûk olmayı, yoktan yaratılmış olmayı gösterir.
Onun hep var olduğunu,
yok olmayacağını yukarıda bildirdik. Bunun için, Onda hiç değişiklik olmaz.
Mahlûklar ilk yaratılmalarında Ona muhtaç oldukları gibi, her ân da
muhtaçtırlar. Her şeyi yaratan, her değişikliği yapan yalnız Odur. Düzenli
olmaları için ve insanların yaşayabilmeleri ve medenî olabilmeleri için, her
şeyi sebeplerle yaratmaktadır. Sebepleri O yarattığı gibi, sebeplerin tesîr
etmelerini, iş yapabilmelerini de, O yaratmaktadır. İnsanlar sebeplerin
maddelere tesîr etmelerine vâsıta olmaktadır.
Aç olunca, bir şey
yemek, hasta olunca ilâç almak, mum yakmak için kibriti çakmak, sebepleri
kullanarak, yeni şeyler yaratmasına vâsıta olmaktır. İnsanın, irâdesi ve
kuvveti de, Allahü teâlânın yarattığı birer sebeptir. İnsanlar da, Allahü
teâlânın yaratmasına vâsıta olmaktadır. Allahü teâlâ, böyle yaratmak istiyor.
Görülüyor ki, insan bir şey yarattı demek, akla ve dîne uymayan câhilce, bir
sözdür.
İnsanların, kendilerini yaratan, yaşatan, muhtaç oldukları şeyleri yaratıp gönderen bu bir yaratıcıyı sevmeleri, Ona kul, köle olmaları lâzımdır. Yâni, mahlûkların Ona ibâdet etmesi, tapınmaları, itaat etmeleri, saygılı olmaları lâzımdır. Vâcib-ül-vücûd, bir olan bu ilah, bu tanrı, isminin (Allah) olduğunu kendi bildirmiştir. Kulların, Onun bildirdiği ismini değiştirmeye hakları yoktur. Haksız yapılan iş zulüm olur, pek çirkin bir şey olur.