Kul haklarının önemi...
20/09/2021 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Kul hakkı veya kul
borcu demek, insanların bizdeki maddî ve mânevî alacaklarıdır. Maddî olanları
ödemek veya helâlleşmek şarttır.
Mukaddes dînimizde,
kul haklarının önemi çok büyüktür. Üzerinde kul hakkı bulunduğu hâlde ölen
kimse, Cennet’e giremez. Tabîî ki bir kimse, üzerine kul hakkı
geçirmişse, bundan dolayı kâfir olmaz; ama muhakkak kul haklarını ödemesi
lâzımdır. Bu dünyâda ödemezse, “Âdil-i mutlak” olan Allahü
teâlâ, âhırette ondan, hak sâhiplerinin haklarını alıverir. Sevâplarından bir
kısmı alınıp onlara verilir. Böylece (sevâplarından bir kısmını vererek) kul
hakkını öderse, Cehennem’e girmez. Hiç sevâpları yoksa, yahut hak sâhiplerine
verildiği için bitmişse, kul hakkı olanın günâhlarının bir kısmı ona yüklenir.
Şehîd olan kimselerin kul borçlarını, Allahü teâlâ öder.
Resûlullah Efendimiz
(aleyhis-salâtü ves-selâm) buyurdu ki:
“Üzerinde kul hakkı
olan, ölmeden önce ödeyip helâlleşsin! Çünkü âhırette altının, mâlın [paranın, pulun] değeri
olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevâplarından alınır, sevâpları
olmazsa, hak sâhibinin günâhları buna yüklenir.” [Buhârî]
Yine Sevgili
Peygamberimiz buyurmuştur ki:
“Müflis, şu kimsedir
ki, kıyâmette, amel defterinde pek çok namaz, oruç ve zekât sevâbı bulunur.
Fakat, bazılarına çeşitli yönlerden zararı dokunmuştur. [Meselâ kimini
dövmüştür, kimine sövmüştür; kimini gıybet etmiştir, kimine iftirâ atmıştır.] Sevâpları,
bu hak sâhiplerine verilir. Hak sâhiplerinin hakları ödenmeden önce, bu kişinin
sevâpları biterse, onların günâhları, bunun üzerine yükletilip Cehennem’e
atılır.” [Müslim]
“Kibri, hıyâneti ve
kul borcu olmayan mümin, Cennete girer.” [Nesâî]
“Kul hakkı, müminin
aybı, kusûrudur.” [Ebû Nuaym]
Hadîs-i şerîflerde
zikredildiği gibi, üzerine hak geçen kimselerin, verecek sevâpları
kalmazsa, borçlarını ödemek için Cehennem’e girerler; ancak cezâlarını
çektikten sonra Cennet’e gidebilirler.
Bilindiği üzere,
dünyâda da, borçlu kimseler, haczedilecek bir şeyleri kalmamışsa
hapsediliyorlar. Müslümân, ne kadar çok günâhkâr olursa olsun, günâhlarının cezâsını
çektikten sonra, muhakkak Cennet’e girer. Fakat Cehennem’de cezâ çekmek de öyle
kolay değildir. Yalnız kâfirler, Cennet’e giremezler.
Üzerinde kul hakkı
bulunanların rûhları Cennete girmez. Salihlerin rûhları kabirlerine gelerek,
cesetlerini ziyâret ederler. Vefât eden müminlerin rûhları gelip, dünyâda
tanıdıklarını sorarlar. (Ferâidül-fevâid)
Netîce olarak, kul
hakkı veya kul borcu demek, insanların bizdeki maddî ve mânevî alacaklarıdır.
Maddî olanları ödemek veya helâlleşmek şarttır. Haklarını kendilerine
vermek mümkün olmazsa, o kadar para, mâl, Müslümân fakîrlere verilir ve hak
sâhibine duâ edilir. Mânevî hakkı olanlarla, meselâ kalbini kırdığımız
kimselerle de helâlleşmeli, mümkün olmazsa duâ etmeli ve yaptığımız ibâdetlerin
sevâblarını onlara da göndermelidir.
[Aslında, Kur'ân-ı kerîmde, hadîs-i şerîflerde ve İslâm âlimlerinin kıymetli kitaplarında, kul haklarıyla ilgili pekçok ma'lûmât vardır.]