Harp meydanlarında yenilenler kalemleriyle İslama saldırdılar
23/04/2019 Salı Köşe yazarı R.A
Caetani, yazdığı eser ile muhaddislere
saldırmakta, Kur’ân-ı kerîmdeki kıssaların Tevrât ve İncîl’den
iktibâslarla oluşturulduğunu ileri sürmektedir!
DİB Hey’et-i Müşâvere a’zâ muâvini
merhûm Mustafâ Âsım Köksal, “Müsteşrik Caetani’nin
yazdığı İslâm Târihindeki İsnâd ve İftirâlara Reddiye” (Ankara 1961,
1986; İstanbul 1987) adlı eseriyle, Caetani’nin kitâbında mevcut,
hadîs ve isnâd meseleleri başta olmak üzere, çeşitli konulardaki bozuk,
garazkâr görüşlerine cevap vermeye çalışmıştır.
Caetani ile ilgili olarak hacimli bir
makâle kaleme alan Riyâzu’l-Hasan da, onun fikir ve
düşüncelerinin arka planını, İslâm dînine, târih ve medeniyetine olan garazkâr
bakışını incelemiş; onun Peygamber Efendimizi ve İslâm’ın yayılışını
materyalist-Marksist bir bakış açısından değerlendirdiğini ifâde
etmiştir.
Hıristiyân olduğu zannedilmekle
birlikte, Hazret-i Îsâ’nın Peygamberliğine bile inanmayan Caetani, İslâm’ı da
vahye dayalı bir dîn saymaz; dolayısıyla son Peygamber Hazret-i Muhammed’i
bütün insanlığa gönderilmiş İlâhî bir mesajın sâhibi olarak kabul etmez.
1924 yılında, Hüseyin Cahit Yalçın
tarafından, “İslâm Târihi” ismiyle Türkçeye tercüme
edilen Leone Caetani’nin kitâbının, Müslümânlığı,
Hıristiyânlara kötü göstermek, onların Müslümânlığa kaymalarını önlemek
maksadıyla yazıldığı çok açıktır.
İtalyan oryantalist Caetani’nin
araştırma ve incelemeden çok, ön yargı ile hazırlanmış olan mezkûr eseri,
yanlışlıklar, tutarsız fikirler ve iftirâlarla doludur. Kitap, olayları
aslından uzaklaştıran, gerçekleri tahrîf eden, hakâret, saldırı ve taassup
kokan, birbiri ile çelişen tezat ve yorumlarla doludur.
Merhum Âsım Köksal’ın reddiyesi, birtakım Müslümân akademisyenlerce (Şaban Öz, Mehmet Azimli gibi), bazı
yönlerden tenkit edilse de, Leone Caetani’nin İslâm Târihi’nin
gerçek yüzünü bizlere göstermesi, gün yüzüne çıkarması açısından önemli bir
çalışma niteliğindedir.
Caetani, Kur’ân-ı kerimin İlâhî kelâm
olduğuna inanmamaktadır; hadîs-i şerîflerin de, Sevgili Peygamberimizin mübârek
kelâmları olduğunu kabul etmemektedir. Binâenaleyh İslâmın hak dîn olduğuna da
inanmamaktadır.
Caetani, yazdığı eser ile hadîs ilmine,
muhaddislere saldırmakta, Kur’ân-ı kerîmdeki kıssaların Tevrât ve İncîl’den
iktibâslarla/alıntılarla oluşturulduğunu ileri sürmekte, namazın Kur’ân
kaynaklı değil, sonradan kelâm ve fıkıh âlimlerince uydurulduğunu belirtmekte,
kezâ Peygamber Efendimizin, Kureyş soyundan gelmediğini, hattâ adının bile
belli olmadığını iddiâ etmektedir.
Bu bakımdan, merhûm Mustafâ Âsım
Köksal’ın, önce müstakil cild olarak neşrettiği, sonra İslâm Târihi isimli
büyük eserinin 7. cildi içerisine koyduğu, Oryantalist Leone Caetani’nin
İslâm Târihi isimli kitâbına reddiyyesi okunabilir.
Burada biz, Caetani’nin kitâbını
hazırladığı yıllarda, Fransız oryantalist Gaston Care’ın, 1913
senesinde Le Figaro gazetesinde yazdığı şu cümlelerini naklederek, konumuzu
kapatalım:
“İslâm, bu yüksek dîn, Avrupa’ya
dünyânın ilerlemesi için gerekli en esâslı kaynakları sağlamıştır. İslâmiyet’in
bu üstünlüğünü teslîm ederek, ona borçlu olduğumuz şükrânı/teşekkürü
tanımıyorsak da, gerçeğin bu merkezde olduğunda şüphe yoktur.”