"O, beni benden iyi biliyor"
05/10/2024 Cumartesi Köşe yazarı A.U
Edirne’de yaşıyan Allah dostlarından Şekmetî Mehmet Efendi bir
kış günü, Edirne pazarında dolaşırken birinin hizmetçisini görür. Sırtında tek
bir gömleği vardır zavallının.
Titremektedir soğuktan!
Usulca yaklaşır ve kendisine;
“Evlât! Efendine söyle de sana bir palto alsın, olmaz
mı?” der
Hizmetçinin cevâbı şaşırtır büyük zâtı.
Şöyle ki;
“Lüzum yok. O, beni benden iyi biliyor, her
hâlimi görüyor” demiştir.
Fevkalâde duygulanır.
Hattâ bayılır ve düşer.
Ayıldığında;
“Ey insanlar! Allahü teâlâya tevekkül etmeyi, o
hizmetçiden öğreniniz” buyurur.
● ● ●
Bir gün de, bir genç; “Efendim, Cennete girmenin en
kestirme yolu nedir?” diye sordu.
Mübârek zât da;
“Emr-i mâruf yapmaktır. Emr-i mâruf, Allah’ın
kullarına hak yolu bildirmektir. Yâni insanlara, İslâmiyeti anlatıp veyâ bir
ilmihâl kitâbı verip, ebedî saadete kavuşmalarına sebep ve vesîle
olmaktır” buyurdu.
● ● ●
Bir gün de bir genç;
“Sû-i zan günâh mıdır efendim?” diye sordu bu zâta.
Büyük velî;
“Büyük günâhtır...
Şöyle ki, bir insanın bir ömür boyunca kazandığı sevapları terâzinin bir
kefesine, sû-i zan günâhı diğer kefeye konsa, bu kefe ağır gelir. Üstelik kul
hakkına girer ki, bu haktan kurtulmak zordur, çâresi bulunmaz” buyurdu.