Müftülük görevini kabul etmeyen zat!
13/10/2024 Pazar Köşe yazarı V.T
Maraş Müftülüğü boşalmıştı. Bu görev Şeyh Saçaklı
hazretlerine teklif edilir...
Saçaklı Efendi Osmanlı velîlerindendir. İsmi Ebûbekr olup, babasınınki Mehmed'dir. Maraş'ta doğdu. İlk tahsîlini doğduğu yerde yaptı. Daha sonra "Tefsîr-i Tıbyân" müellifi Mehmed ve Dârendeli Hamza Efendinin derslerine devâm etti. Şeyh Abdülganî Nablüsî'den hadîs, tefsîr ve tasavvuf ilmi öğrendi ve icâzet aldı. Tahsîlini tamamladıktan sonra memleketine döndü ve talebe yetiştirmeye başladı.
Bir gün talebelerinden biri; "Efendim dersinize
Hızır aleyhisselâm geliyor" deyince, Saçaklı; "Geliyor da bana niçin
görünmüyor?" diye sordu. Ertesi gün talebe Hızır aleyhisselâma;
"Hocam sizi niçin göremiyor?" diye sorunca, o da; "Hocanda daha
dünyâ muhabbeti var. Süslü sarık takıyor" buyurdu. Bunun üzerine, eskiden
dokumalardan kesilen saçakların birkaç tânesini birleştirerek sarık yerine
başına doladı. Allahü teâlâya dünyâ sevgisini kalbinden çıkarması için
yalvardı...
Bir süre sonra Hızır aleyhisselâm ile devamlı
görüşmeye başladı. Başındaki saçaklardan dolayı "Saçaklı" diye meşhur
oldu.
Şeyh Saçaklı'nın zamânında Maraş Müftülüğü boşaldı. Bu
görev Şeyh Saçaklı'ya teklif edildi. Düşünmek üzere birkaç gün müddet istedi.
Mühlet sonunda bu teklifi kabûl etmedi ve sebebini şöyle anlattı: "Pınar
başına gittim. Akan suya danıştım. Bana 'Kaynaktan çıktığım zaman herkes beni
içiyor, iğrenmeden kullanıyor. Fakat şehre girip çıktıktan sonra kirleniyorum.
Kimse bana el sürmez oluyor. Müftü olursan sen de bana dönersin' dedi. Bu
sebeple ben de müftü olursam şehirde herkesle temas edeceğim, âkibetim suya
dönecek."
Şeyh Saçaklı, Antep ile Maraş
arasındaki bir yolculuğu sırasında 1732 (H.1145) senesinde vefât etti. Her iki
şehir halkı arasında cenâzenin kendi şehirlerine defnedilmesi husûsunda ihtilaf
çıktı. İşin uzamaması için bir hakem tâyin edildi. Hakem; "Cenâze hangi
şehre yakınsa oraya defnedilmesi uygundur" deyince, cenâzenin her iki
şehre olan uzaklığı ölçüldü. Antep'e daha yakın olduğu anlaşılınca, Antep
mezarlığına defnedildi. Türbesi bugün evler arasında kalmıştır. İbâdethânesi
olarak bilinen yer, Aynî Bedreddîn Caddesi'ndeki bir evin içinde bulunmaktadır.