Sünneti hafif görerek terk etmek küfürdür!
25/03/2025 Salı Köşe yazarı V.T
Allahü teâlâ ve O’nun Peygamberi, bu ümmete merhamet ederek, büyük ihsânda
bulunmuşlardır.
Tâcüddîn Mûsulî hazretleri fıkıh ve hadîs âlimidir. 598 (m. 1202) senesinde Musul’da doğdu. Birçok âlimden ders aldı. Sonra Bağdad’a gitti. Orada kadılık yaptı ve ders verdi. 671 (m. 1272) senesinde Bağdad’da vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Namazı cemâat ile kılmak ve “tumânînet” (rükû’da,
secdelerde, kavmede ve celsede her uzvun hareketsiz durması) ile kılmak,
rükû’dan sonra “Kavme” (kalkıp, ayakta her uzuv yerine yerleşecek şekilde dik
durmak) yapmak ve iki secde arasında “Celse” (dik oturmak) yapmak bizlere
Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından bildirildi. Kavmenin ve
celsenin farz olduğunu bildiren âlimler vardır. Hanefî mezhebinin müftîlerinden
Kâdîhân, bu ikisinin vâcib olduğunu, ikisinden birisini unutunca secde-i sehv
yapmak vâcib olduğunu ve bilerek yapmayanın namazı tekrar kılmasını
bildirmişdir. Müekked sünnet olduklarını bildirenler de, vacibe yakın sünnet
demişlerdir.
Sünneti hafif görerek, ehemmiyet vermeyerek terk etmek
küfürdür. Namazın kıyâmında, rükû’unda, kavmesinde, celsesinde, secdelerinde ve
oturulduğu zamanında, ayrı ayrı, başka başka keyfiyetler, hâller hâsıl olur.
Bütün ibâdetler namaz içinde toplanmıştır. Kur’ân-ı kerîm okumak, tesbih
söylemek (ya’nî sübhânallah demek), Resûlullaha (aleyhisselâm) salevât
söylemek, günahlara istiğfar etmek ve ihtiyâçları yalnız Allahü teâlâdan
isteyerek O’na duâ etmek, namaz içinde toplanmıştır. Ağaçlar, otlar, namazda
durur gibi dik duruyorlar. Hayvanlar, rükû’ hâlinde, cansızlar da namazda
(ka’dede) oturuyor gibi yere serilmişlerdir. Namaz kılan, bunların
ibâdetlerinin hepsini yapmaktadır. Namaz kılarken hâsıl olan safa ve huzûr
şaşılacak şeydir.
Namaz kılmak, Mirâc gecesi farz oldu. O gece Mirâc
yapmakla şereflenen, Allahü teâlânın sevgili Peygamberine (aleyhisselâm) uymayı
düşünerek namaz kılan bir Müslüman, O yüce peygamber (aleyhisselâm) gibi,
Allahü teâlâya yaklaştıran makamlarda yükselir. Allahü teâlâya ve O’nun Resûlüne
karşı edebi takınarak huzûr ile namaz kılanlar, bu mertebelere yükseldiklerini
anlarlar.
Allahü teâlâ ve O’nun Peygamberi, bu
ümmete merhamet ederek, büyük ihsânda bulunmuşlar, namaz kılmayı farz
etmişlerdir. Bunun için Rabbimize hamd ve şükür olsun! O’nun sevgili
Peygamberine (aleyhisselâm) salevât ve tehıyyât ve duâlar ederiz!
