Eğer Müslümanların başına gelene üzülmüyorsan!..
30/08/2024 Cuma Köşe yazarı A.D
Herhangi bir ülkedeki Müslümanların başına gelen olaylar bizi üzmüyorsa,
onların çektikleri acılar içimizi yakmıyorsa, imanda bir bozukluk var demektir!
Emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker, farz-ı kifayedir. Yani, herkese
farz değil, gücü yetene farzdır. Bir yerde, bu işi yapanlar varsa, diğerlerine
farz olmaz. Çünkü Kur’ân-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İçinizde, hayra çağıran, marufu emreden ve münkeri nehyeden bir topluluk
bulunsun. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerdir.) [Âl-i İmran 104]
Kur'an-ı kerime, hadis-i şeriflere ve akla uygun gelen, yani iyi
şeylere Maruf, bunlara uymayan kötü şeylere de Münker denir. Emr-i
maruf; iyiliği emretmek, nehy-i münker de kötülükten sakındırmak demektir.
İslamiyet’in temeli; imanı, farzları ve haramları öğrenmek ve öğretmektir.
Bütün peygamberler bunun için gönderilmiştir. Gençlere bunlar öğretilmezse,
İslamiyet yıkılır, yok olur. (Seadet-i Ebediyye)
Hikmet ehli bir zat buyuruyor ki:
Allahü teâlâ İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden olan Yuşa
aleyhisselama, bir kavmi helak edeceğini vahyetti.
Ancak o kavmin içerisinde kırk bin salih Müslüman, altmış bin de âsi,
günahkâr insan vardı. Melekler, (Ya Rabbi, âsileri helak edelim, ama âbidleri
[çok ibadet edenleri] ne yapalım?) diye sordular. Allahü teâlâ, (Onları
da beraber helak edin) buyurdu. Melekler, merak edip hikmetini
sordular. Allahü teâlâ, (Bunlar, benim kötü dediklerime kötü demediler.
Kötülerle yiyip içtiler ve dost oldular. Onlara emr-i maruf yapmadılar. Onlar
ateşe giderken, kurtarmaya çalışmadılar, dinimi tebliğ etmediler. Yüzlerini
bile ekşitmediler. O hâlde, hepsini helak edin) buyurdu.
Dolayısıyla insan, sadece kendini değil, ailesini, etrafını, bulunduğu
cemiyeti, beraber bulunduğu insanları kurtarmaya çalışmalı. Kurtarmak demek,
Rabbimizin dinini onlara doğru tebliğ etmek demektir. Yoksa kurtaran Allahü
teâlâdır, biz sadece vasıta olmaya çalışıyoruz. Hidayet Allah’tandır.
Allahü teâlâ, insanları bu dünyaya kendisine ibadet etmeleri için
gönderdi. (İnsanları ve cinleri yalnız bana ibadet etsinler diye
yarattım) buyurdu. Yani beni tanısınlar, beni Rab olarak kabul
etsinler, benim dediklerime uysunlar diye yarattım demektir, çünkü bütün
kâinatı insanların hizmetine verdiğini bildiriyor. Yerde, gökte ne varsa,
hepsinin faydası insanlaradır. Bu kadar şerefli, bu kadar kıymetli olan insan,
yaratılış gayesini unutursa çok aşağı olur!..
Bir vücudun bir yerinde ufak bir yara olsa, sıkıntısını bütün beden çeker,
hasta olur. Biz tek ümmetiz. Tek ümmet demek, bir vücut demektir. İnsan, tek
başına kendini nasıl kurtarabilir? Kişi hücrelerden meydana geldiği gibi, bu
cemiyet de hücreler gibi, fertlerden meydana gelmiştir...
Herhangi bir ülkedeki Müslümanların başına gelen olaylar bizi üzmüyorsa,
bizde bir bozukluk var demektir. O Müslümanların feci hâli, çektikleri acılar
içimizi yakmıyorsa, imanda bir bozukluk var demektir!