Günâhın küçüklüğüne değil, kime karşı işlendiğine bak!
29/08/2024 Perşembe Köşe yazarı S.A
Günâhlar iki türlüdür. Birincisi Kebâir (büyük günâhlar) ikincisi Segâir (küçük günahlar). Bazı hâllerde küçük olanlar da büyür, yani kebâir olur.
Hepimiz bilerek veya bilmeyerek yüzlerce hata yapıyor
ve günâh işliyoruz. Doğrusu, önemli olan hata ve günâhlarımızı affettirmek ve
günâhlardan arınmış olarak ölüm döşeğine uzanmaktır...
Rabbimiz, bizi çok sevdiği için günâhlarımızı affetmek
için bazı imkânlar yaratmıştır. Bunları değerlendirirsek hiç günâh işlememiş
oluruz. Bunların birincisi; tövbe etmektir.
Tövbe etmek için birine müracaat etmek, birilerinden
yardım beklemek gerekmez. Kul yaptığı kusurları itirâf edip pişman olursa,
bunda da samimi olursa ve bir daha yapmamaya azmederse günâhları affolunur.
Rabbimiz, El-Bekara Suresi 222. âyet-i kerimesinde
meâlen;
"Muhakkak Allah çok tövbe edenleri ve
temizlenenleri sever" buyuruyor.
Hadis-i şerifte de şöyle buyurulur:
"Tövbe eden, Allahü teâlânın sevgilisidir. Tövbe
eden kullarını çok sever."
Günahlar dört kısma ayrılır:
1- İtikâtta (inançta) olan günâhlar: Bunlardan tövbe
edilir. Pişman olunur, ayrıca tecdidi iman ve tecdidi nikâh (imanını ve
nikâhını tazelemesi) gerekir.
2- İbadetlerini yapmadığı, kazaya bıraktığı için
işlediği günâhlar. Bunların da kazası yapılmalı, kazaya bırakıldığı için de
tövbe etmelidir.
3- İçinde kul hakkının bulunduğu günâhlar. Meselâ:
Birinin malını yemişiz, birini gıybet etmişiz, birine haset etmişiz gibi.
Bunları dinimiz haram kıldığı için bunları yaptıysak tövbe edeceğiz, ayrıca
sahibinden de helâllik dileyeceğiz. Yoksa Rabbimiz bizi affetse bile hak sahibi
affetmeyebilir.
4- Kul ile Rabbi arasında olan günâhlardır. Bunlardan
da tövbenin şartları yerine getirilecek tövbe edilmelidir.
Tövbeyi geciktirmek büyük günâhtır. Hemen peşinden
tövbe etmeliyiz. Öldürücü bir zehri yiyen, onu hemen kusarak çıkarmaya
çalışmalıdır, yoksa büyük sıkıntılarla karşılaşır. Hadis-i şerifte buyuruldu
ki:
"Cehennem halkının azabının çoğu tövbeyi
geciktirenlerindir."
Günâhlar iki türlüdür. Birincisi Kebâir (büyük
günâhlar) ikincisi Segâir (küçük günahlar). Bazı hâllerde
küçük olanlar da büyür, yani kebâir olur. Günâhın küçüklüğüne değil, kime
karşı işlendiğine bakmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
"Mümin günâhını başı üstünde asılı olan büyük bir
taş gibi görür, her an üzerine düşüp ezebilir korkusu ile yaşar. Münafık ise,
burnuna konmuş bir sinek gibi görür, bir fiske ile uçurabilir zanneder."
Cenab-ı Hakk'ın rahmetinden ümit
kesmemelidir. Günâhımız ne kadar çok olsa da O'nun rahmetine nisbeten hiçtir.
Yeter ki, O'na samimi bir tarzda iltica edelim...