Hazret-i Îsâ ölmedi!..
30/09/2024 Pazartesi Köşe yazarı R.A
“Allah’ın Resûlü
Meryem oğlu Îsâ’yı öldürdük dedikleri için Yahûdîleri lanetledik. Hâlbuki onlar
Îsâ’yı öldürmediler, asmadılar da..."
Geçen
haftaki 2 makâlemizde, bir nebze, Hazret-i Îsâ’dan bahsetmiştik. Bugün ve yarın
da inşâallah konuya devâm edelim.
Yahûdîler,
Hazret-i Meryem’in kucağında yeni doğmuş çocuğu görünce; “Ey Meryem! Bu
nedir? Gerçekten çok çirkin bir iş yapmış olarak geldin. Sen pek genç, fakat
kocası olmayan bir kız olduğun hâlde, bu çocuğu nereden aldın? Bu, ne acâib, ne
şaşılacak bir hâldir?” dediler. Hazret-i Meryem, bütün söylenilenleri
sabırla dinledi. Hiç cevap vermedi.
Ancak
âyet-i kerîmede de geçtiği gibi; “İşin hakîkatini size o haber versin.
Siz onunla konuşun. Ondan sorup anlayın!” mânâsına, kundakta bulunan
Hazret-i Îsâ’yı işâret etti. Onlar, kundaktaki çocuğun konuşamayacağını
söyleyince, kundakta bulunan Hazret-i Îsâ, elini kaldırarak cevap verdi ve dedi
ki: “Ey câhiller! Benim yüksek şânıma taarruz etmeyiniz ve annemi ayıplamayınız.
Muhakkak ki ben, Allahü teâlânın kuluyum. O, bana kitap verip, beni Peygamber
kılacaktır. Her nerede olsam, beni mübârek kıldı ve hayâtta olduğum müddetçe
namaz kılmamı ve zekât vermemi emretti. Beni anneme hürmetkâr kıldı... Doğduğum
gün de, öleceğim günde ve diri olarak kabrimden kaldırılacağım günde selâm
benim üzerimedir” dedi.
Hazret-i
Îsâ’nın, kundakta konuşmasına hayret eden İsrâîloğulları, dillerini yutmuş gibi
oldular. Hiçbir şey söyleyemediler. Buna rağmen dedikodu yapmaktan, çeşit çeşit
iftirâlar atmaktan da geri durmadılar.
Roma
İmparatorunun Şâm vâlîsi, Hazret-i Îsâ, babasız doğduğu için, ana-oğulun her
ikisini de öldürmek istedi. Annesi onu alarak Mısır’a götürdü. Hazret-i Îsâ, on
iki yaşına gelinceye kadar, annesiyle birlikte Mısır’da kaldılar. Sonra tekrâr
Kudüs’e gelerek Nâsıra şehrine yerleştiler.
Otuz
yaşına girince, Hak teâlâ tarafından Peygamber olduğu bildirildi. Peygamberlik
emri bildirilince, hemen teblîğe başladı. İnsanların Allahü teâlâya
inanmalarını ve O’nun emirlerini yapıp yasaklarından sakınmalarını ve isyânda
bulunmamalarını istedi.
İsrâiloğulları,
maalesef bu dâveti kabûl etmediler. Îsâ aleyhisselâm inanmayanlara mûcizeler
gösterdi. Îsâ
aleyhisselâm vargücüyle gayret göstermesine rağmen, pek az kişi inandı.
İsrâiloğulları ona îmân etmedikleri gibi, dâvetine karşı çıktılar ve günden güne
hırçınlaştılar. Îsâ aleyhisselâmın yumuşaklığını görerek inanmadılar. Hattâ
daha da ileri giderek Hazret-i Îsâ’yı öldürmeye teşebbüs ettiler.
Bunun
üzerine Hazret-i Îsâ, kendisine îmân edenler arasından seçtiği “havârî” adı
verilen on iki kişiden, Allahü teâlâya îmân ve ibâdet edeceklerine ve kendisine
yardımcı olacaklarına dâir söz aldı.
Allahü
teâlâ, Kur’ân-ı Hakîm’inde buyurmuştur ki:
“Allah’ın Resûlü Meryem oğlu Îsâ’yı öldürdük
dedikleri için Yahûdîleri lanetledik. Hâlbuki onlar Îsâ’yı öldürmediler,
asmadılar da, öldürülen kimse kendilerine Îsâ gibi gösterildi. Onun
hakkında ihtilâfa düşenler, tam bir karârsızlık içindedirler; bu konuda zandan
başka hiçbir bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler. Bilakis
Allah, Îsâ'yı kendi nezdine kaldırmıştır…” [Nisâ, 157-158]