Ramazân-ı şerîf ayının fazîleti
06/05/2019 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Bu ayı, âhıreti kazanmak için bir fırsat
bilip, elden geldiği kadar ibâdet etmeli, Allahü teâlânın râzı olduğu işleri
yapmalıdır.
Takvîmlere göre, bugün, ayların sultânı
olan Ramazân-ı şerîf ayı başlamış bulunmaktadır. Onun için bugün ve yarınki
makâlelerimizde, birer nebze, Ramazân-ı şerif ayının fazîletinden ve bu ayda
tutulan orucun ehemmiyetinden bahsetmeye çalışacağız...
Oruç tutmak, biz ümmet-i Muhammed’e (aleyhisselâm), hicrî-kamerî 2. senede,
Peygamber Efendimizin Mekke-i mükerremeden Medine-i münevvereye hicretinden
18 ay sonra, Şabân ayının onuncu günü, Bedir gazâsından da bir ay
önce farz kılındı.
Peygamber Efendimiz, büyük sahâbî
Selmân-ı Fârisî’nin (radıyallahü anh) rivâyetine göre, Medîne-i münevvere’de,
Mescid-i Nebevî’nin minberinde, Şâban ayının son günü îrâd buyurduğu bir
hutbesinde şöyle buyurdu:
“Ey Müslümânlar! Üzerinize öyle büyük
bir ay gölge vermek üzeredir ki, bu aydaki bir gece, ki bu Kadir gecesidir, bin
aydan daha hayırlıdır (faydalıdır). Allahü teâlâ, bu ayda, her gün oruç
tutulmasını emretti. Bu ayda, geceleri terâvîh namazı kılmak da sünnettir.
Bu ayda, Allah için ufak bir iyilik
yapmak, başka aylarda, farz yapmak gibidir. Bu ayda, bir farz yapmak, başka
ayda yetmiş farz yapmak gibidir.
Bu ay, sabır ayıdır. Sabredenin gideceği
yer Cennet’tir. Bu ay, iyi geçinmek ayıdır.
Bu ayda müminlerin rızıkları artar. Bir
kimse, bu ayda, bir oruçluya iftâr verirse, günâhları affolur. Hak teâlâ, onu
Cehennem ateşinden âzâd eder. O oruçlunun sevâbı kadar, ona da sevap verilir.”
Resûlullahın bu hutbesini dinleyen Eshâb-ı
kirâm (radıyallahü anhüm) dediler ki:
“Yâ Resûlallah! Her birimiz, bir
oruçluyu doyuracak kadar zengin değiliz. Biz bu büyük sevaptan mahrum mu
kalacağız?”
Resûlullah (aleyhisselâm), Eshâbına
şöyle cevap verdi:
“Bir hurma ile iftâr verene de, yalnız
su ile oruç açtırana da, biraz süt ikrâm edene de bu sevap verilecektir. Bu ay,
öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası af ve mağfiret ve sonu da
Cehennemden âzâd olmaktır. Bu ayda, emri altında olanların [meselâ işçinin, memurun, askerin ve talebenin] vazîfesini
hafîfletenleri [meselâ patronları, âmirleri, kumandânları ve
müdürleri] Allahü teâlâ affedip, Cehennem âteşinden kurtarır.”
Peygamber Efendimiz devamla şöyle
buyurdular:
“Bu ayda, şu dört şeyi çok yapınız!
Bunun ikisini, Allahü teâlâ çok sever. Bunlar, Kelime-i şehâdet söylemek ve
istiğfâr etmektir. İkisini de, zâten her zaman yapmanız lâzımdır. Bunlar da,
Allahü teâlâdan Cenneti istemek ve Cehennem ateşinden O'na sığınmaktır. Bu
ayda, bir oruçluya su veren bir kimse, kıyâmet günü susuz kalmayacaktır.”
Bu ayı, âhıreti kazanmak için bir fırsat
bilip, elden geldiği kadar ibâdet etmeli, Allahü teâlânın râzı olduğu işleri
yapmalıdır. Bu ayda, Allahü teâlânın gazabına
sebep olabilecek bütün kötülüklerden, harâmlardan daha çok sakınmak, îmân,
ibâdet bilgilerini, harâmları öğrenmek, kul haklarından çokça sakınmak, varsa
helâlleşmek, günâhlardan tevbe etmek lâzımdır.