"Nefsin arzularına muhalefet et!.."
02/06/2022 Perşembe Köşe yazarı V.T
“Kul, muhabbet
makamına, Allahü teâlânın dostlarını sevmek ve Allahü teâlâya düşman olanlara
düşmanlık etmekle kavuşur.”
Seyyid Abdullah Haddâdî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 1044 (m. 1634) senesinde Yemen’in Terim şehrinde doğdu. 1132 (m. 1720) senesinde orada vefât etti. Zamanının büyük âlimleriyle görüşüp derslerini dinledi. Fıkıh ilmini Kâdı Sehl bin Ahmed ve başkalarından öğrendi. Küçük yaşta ilimde söz sahibi oldu. Buyurdu ki:
“İrâde, nefsin
arzularına muhalefet edip, onu Allahü teâlânın emirlerine yöneltmek ve kendisi
için Allahü teâlânın takdîr ettiğine râzı olmaktır."
“Kul, muhabbet
makamına, Allahü teâlânın dostlarını sevmek ve Allahü teâlâya düşman olanlara
düşmanlık etmekle kavuşur.”
“Amellerin en üstünü;
doğru amel işlemek, sünnet üzere hizmete devam etmektir.”
“Kalbin Allahü
teâlâdan başkasına meyletmesi, Allahü teâlânın azâbını çabuklaştırır.”
“Yaptığı amellerin,
kendisini Cehennem azâbından kurtarıp, Allahü teâlânın rızâsına kavuşturacağını
zanneden kimse, çok büyük hatâ etmiştir. Allahü teâlânın fadlı ve ihsânı ile
kurtulabileceğini düşünen kimseyi, Allahü teâlâ rızâ makamlarının en sonuna
ulaştırır. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde Yûnus sûresi 58. âyet-i kerîmesinde
buyuruyor ki, (De ki: Allahü teâlânın ihsanıyla ve rahmetiyle
ancak bununla ferahlansınlar. Bu, onların toplamakta olduklarından (dünyâ
menfaatinden) daha hayırlıdır).”
“Allahü teâlâyı Rab olarak
tanı. O’nu bir olarak ikrâr et ve O’na niçbir şeyi ortak koşma. Tevhîdin esâsı
bu üç şeydir.”
“Allahü teâlânın,
senin rızkına kefil olduğuna itimâd et ve sana emrettiği ibâdetleri yapmaya
çalış! Böyle yaparsan, evliyâdan olursun.”
"Vecd ve hâl
sâhipleri kendilerinden geçip şuurlarını kaybederlerse, sözlerinde ve işlerinde
mazur olurlar. Fakat bu tasavvuf sarhoşluğu kendiliğinden olmayıp, akılları
başlarında ise şuurları yerinde ise, mazur olmazlar ve günaha girerler. Şuursuz
oldukları zaman, ibâdetleri kaçırmaları günah olmaz ise de, akılları başlarına
gelince, kaçırdıkları ibâdetleri hemen kazâ etmeleri lâzımdır. Çünkü bu
şuursuzluğa, akıllarının başlarından gitmesine kendileri sebep olmuştur.
Böyle tasavvuf sarhoşlarının, dîne uymayan sözlerine ve işlerine başkalarının
uymaları câiz değildir. Kendileri günaha girmezlerse de bunlara uyanlar günaha
girerler."
"Günahlar sebebiyle, paslanan gönüllerin kurtuluşu Allahü teâlâya çok tövbe, istigfâr etmek, her zaman Allahü teâlâyı düşünmek, O'nun râzı olduğu, beğendiği işleri yapmak ve hiçbir zaman O'ndan gâfil olmamakla mümkündür."