"Yâ Rabbî! Sen onları affet"
08/09/2021 Çarşamba Köşe yazarı A.U
Allahın Sevgilisi gâyet edepliydi.
Ve gâyet mütevâzı.
Biriyle müsâfaha
etseydi, o kişi elini ayırmadıkça, mübârek elini ondan ayırmazdı.
O yüzünü çevirmedikçe,
yüzünü ondan çevirmezdi.
Sabah namazını
mescitte kıldırıp dışarı çıktığında Medîne çocukları başına üşüşürlerdi.
Su dolu kaplarını
uzatırlardı.
Ve mübârek parmağını o
sulara daldırmasını isterlerdi.
Bâzen mevsim kış
olurdu.
Hava soğuk, su
soğukdu.
Yine de isteklerini
yapardı.
Küçük bir kız çocuğu,
mübârek elinden tutup bir iş için götürseydi gidip işini hâllederdi.
Bir gün, bir yere
gidiyordu.
Üzerinde bir paltosu
vardı.
Ve o, Yemen
kumaşındandı.
Arkadan câhil bir
köylü geldi.
Mübârek yakasından
tuttu.
Ve kuvvetle çekti.
Paltonun yakası
boynunu çizdi.
Meğer biraz para
istiyecekmiş.
Efendimiz üzüldüler.
Ama hiç kızmadılar.
Hiç de azarlamadılar.
Sâdece tebessüm edip,
bir şeyler verilmesini emrettiler eshâbına.
İşte şefkat budur,
merhamet bu.
Uhudda kâfirler
öldürmek istedi.
Bunun için, vurup
dişini kırdılar.
Buna rağmen
kızmadılar.
Aksine onlara acıdılar
ve;
"Yâ Rabbî bilmiyorlar, bilseler yapmazlar, sen onları affet" diye duâ buyurdular.