"Açım yâ Resûlallah!"
07/09/2021 Salı Köşe yazarı A.U
Efendimiz aleyhisselâm
evinde idi.
Hazret-i Ebû Bekir
geldi.
"Yâ Resûlallah!
Çok açım" dedi.
Efendimiz sükût
ettiler.
Az sonra Ömer bin
Hattâb geldi.
Ve arz etti ki:
“Yâ Resûlallah, karnım
çok aç."
Efendimiz yine sükût
ettiler.
Az sonra Hazret-i Alî
geldi.
Ve Efendimize dedi ki:
“Çok açım yâ
Resûlallah!”
Efendimiz, çok sevdiği
bu üç sahâbîsinin hâline çok üzüldüler.
Kendileri de çok açtı.
Hazret-i Alî arz etti
ki:
"Muâz bin Cebel'e
gidelim yâ Resûlallah! Onun bahçesinde bir hurma ağacı var. Meyvesi varsa bize
de ikrâm eder.”
Efendimiz;
"Olur yâ
Alî!" buyurdular.
Ve kalkıp o eve
vardılar.
Efendimiz sordu:
"Yâ Muâz, hiç
hurman var mı?”
"Maalesef yâ
Resûlallah!” dedi.
Efendimiz bir hurma
ağacı gördü.
Ama kuru bir ağaçtı.
"Yâ Alî, şu kuru
ağaca git.
Selâmımı
söyle!" buyurdu.
O da
"başüstüne" dedi.
Ve koştu bahçeye.
Fakat o da ne?
Ağacın dalları tâze
hurma doluydu.
Bir sepeti tâze
hurmayla doldurdu.
Efendimize getirip arz
etti ki:
“Buyurun yâ
Resûlallah!"
Hepsi çok sevindiler.
Doyana kadar yediler.
Yine de, hurmalar hiç
eksilmedi.
Hazreti Muâz,
komşulara dağıttı.
Bitmek şöyle dursun azalmadı bile.