Allahü teâlâ için darılmak
26/04/2019 Cuma Köşe yazarı O.Ü
"Amellerin, ibadetlerin en
kıymetlisi, hubb-i fillah ve buğd-ı fillahtır."
Sual: Günah işleyenlere karşı mesafeli
durmak, darılmak, dinimiz açısından uygun olur mu?
Cevap: Hicr,
menetmek, dostluğu bırakmak, dargın olmak demektir. Günah işleyene, ona nasihat
olması niyeti ile hicr eylemek, caizdir, hatta müstehaptır. Bu hâl, Allahü
teâlâ için darılmak olur. Hadîs-i şerifte;
(Amellerin, ibadetlerin en kıymetlisi,
hubb-i fillah ve buğd-ı fillahtır) buyuruldu.
Hubb-i fillah, Allahü teâlâ için sevmek demektir. Buğd-ı fillah ise, Allahü
teâlâ için sevmemek, dargın olmak demektir. Allahü teâlâ, Musa aleyhisselama;
-Benim için ne yaptın? buyurunca;
-Ya Rabbi,
senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim, ismini çok zikreyledim,
diye arz edince, Allahü teâlâ;
-Namaz, sana burhandır, kötü iş
yapmaktan korur. Oruç, kalkandır, Cehennem ateşinden korur. Zekât da, mahşer
yerinde gölge verir, sana rahatlık verir. Zikir, mahşerde karanlıktan kurtarır,
ışık verir. Benim için ne yaptın? buyurdu.
-Ya Rabbi!
Senin için olan işin ne olduğunu bana bildir, diye yalvarınca;
-Ya Musa! Dostlarımı sevdin mi,
düşmanlarımdan kesildin mi? buyurdu. Musa
aleyhisselam, Allahü teâlânın en çok sevdiği ibadetin, hubb-i fillah ve buğd-ı
fillah olduğunu anladı.
Günah işleyeni, kabahat yapanı uzun
zaman hicr eylemek caizdir. Ahmed bin Hanbel hazretlerinin haramdan geldiği
bilinen hediyeyi kabul ettikleri için amcasını ve oğullarını hicr eylediği
meşhurdur. Resûlullah efendimiz, Tebük gazasına gelemeyen üç kişiyi hicr
eylemiştir.
***
Sual: Bütün Peygamberlerin iman ve
ibadet olarak bildirdikleri hep aynı mıdır?
Cevap: Bütün
Peygamberler, hep aynı imanı söylemiş, hepsi ümmetlerinden aynı şeylere iman
etmeyi istemişlerdir. Fakat, dinleri, yani kalp ile, beden ile yapılması ve
sakınılması lazım olan şeyleri başka başka olduğundan, Müslümanlıkları da
ayrıdır.
***
Sual: İnsanlara maddeten yardım eden,
hayır yapan kimse, zekât vermiş gibi ibadet sevabı alabilir mi?
Cevap: İhlas
ile, yani Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşmak ve sevap kazanmak niyeti
ile, farzları, sünnetleri yapmaya ve haramlardan, mekruhlardan kaçınmaya, yani
ahkam-ı islâmiyyeyi, İslâmiyetin hükümlerini yerine getirmeye İbadet
etmek denir. Niyetsiz, ibadet olamaz. Önce iman etmek, sonra
İslâmiyeti öğrenmek ve yapmak lazımdır.