Allahü teâlâ, tövbe eden kullarını çok sever...
25/04/2019 Perşembe Köşe yazarı S.A
Cenab-ı Hakk'ın rahmetinden ümit
kesmemelidir. Günâhımız ne kadar çok olsa da O'nun rahmetine nisbeten hiçtir.
Yeter ki, O'na samimi bir tarzda iltica edelim...
Hepimiz bilerek veya bilmeyerek yüzlerce
hata yapıyor ve günâh işliyoruz. Doğrusu, önemli olan hata ve günâhlarımızı
affettirmek ve günâhlardan arınmış olarak ölüm döşeğine
uzanmaktır... Rabbimiz, bizi çok sevdiği için günâhlarımızı affetmek için
bazı imkânlar yaratmıştır. Bunları değerlendirirsek hiç günâh işlememiş oluruz. Bunların
birincisi; tövbe etmektir.
Tövbe etmek için birine müracaat etmek,
birilerinden yardım beklemek gerekmez. Kul yaptığı kusurları itirâf edip pişman
olursa, bunda da samimi olursa ve bir daha yapmamaya azmederse günâhları
affolunur.
Rabbimiz, El-Bekara Suresi 222. âyet-i
kerimesinde meâlen: "Muhakkak Allah çok tövbe edenleri ve
temizlenenleri sever" buyuruyor.
Hadis-i şerifte de şöyle
buyurulur: "Tövbe eden, Allahü teâlânın sevgilisidir. Tövbe eden
kullarını çok sever."
Günahlar dört kısma ayrılır:
1- İtikâtta (inançta) olan günâhlar:
Bunlardan tövbe edilir. Pişman olunur, ayrıca tecdidi iman ve tecdidi nikâh
(imanını ve nikâhını tazelemesi) gerekir.
2- İbadetlerini yapmadığı, kazaya
bıraktığı için işlediği günâhlar. Bunların da kazası yapılmalı, kazaya
bırakıldığı için de tövbe etmelidir.
3- İçinde kul hakkının bulunduğu
günâhlar. Meselâ: Birinin malını yemişiz, birini gıybet etmişiz, birine hased
etmişiz gibi. Bunları dinimiz haram kıldığı için bunları yaptıysak tövbe
edeceğiz, ayrıca sahibinden de helâllik dileyeceğiz. Yoksa Rabbimiz bizi
affetse bile hak sahibi affetmeyebilir.
4- Kul ile Rabbi arasında olan
günâhlardır. Bunlardan da tövbenin şartları yerine getirilecek tövbe
edilmelidir.
Tövbeyi geciktirmek büyük günâhtır.
Hemen peşinden tövbe etmeliyiz. Öldürücü bir zehiri yiyen, onu hemen kusarak
çıkarmaya çalışmalıdır, yoksa büyük sıkıntılarla karşılaşır. Hadis-i şerifte
buyuruldu ki: "Cehennem halkının azabının çoğu tövbeyi
geciktirenlerindir."
Günâhlar iki türlüdür. Birincisi Kebâir
(Büyük günâhlar) ikincisi segâir (küçük günahlar). Bazı hâllerde küçük olanlar
da büyür, yani kebâir olur. Günâhın küçüklüğüne değil, kime karşı
işlendiğine bakmalıdır. Hadis-i Şerifte buyuruluyor: "Mümin
günâhını başı üstünde asılı olan büyük bir taş gibi görür, her an üzerine düşüp
ezebilir korkusu ile yaşar. Münafık ise, burnuna konmuş bir sinek gibi görür,
bir fiske ile uçurabilir zanneder."
Cenab-ı Hakk'ın rahmetinden ümit
kesmemelidir. Günâhımız ne kadar çok olsa da O'nun rahmetine nisbeten hiçtir.
Yeter ki, O'na samimi bir tarzda iltica edelim...