"Azîzim! Gençlik en büyük nîmettir"
25/04/2019 Perşembe Köşe yazarı V.T
"Akıllı gençlere, düşünen yaşlılara
yazıklar olsun ki, gaflet pamuğunu kulaklarından çıkarmıyorlar!.."
Rûşenî Alâeddîn Efendi Osmanlı
evliyasındandır. Tire’nin Rûşen köyünde doğdu. Şirvan'a gidip, orada
Seyyid Yahyâ hazretlerine talebe olmakla şereflendi. Hocasının emriyle
Anadolu'ya döndü. Edirne'de Fâtih Sultan Mehmed Han ile görüştü. Sultan Fâtih ve
vezirleri ona talebe oldular. Sonra Karaman’a giderek talebe yetiştirdi. 1462
(H.867) senesinde Karaman'da vefât etti.
Bu mübarek zat buyurdu ki:
"Evvelkiler çok amel etselerdi, az
kabul ederlerdi. Şimdikiler az bir şey yapsalar, çok kabul ediyorlar. Bir gümüş
verseler, bir altın verdik diyorlar. Çünkü şimdi bid'atler çoğaldı, nefsin
arzuları her yerde mevcut, zulmet dalgaları ise, birbiri ardınca gelmektedir.
Heybetinden öncekilerin ve sonrakilerin titrediği, cinlerin, insanların ve
hayvanların dehşetinden şaşırdığı büyük korku geldi. Haşir ve neşir günü çok
yaklaştı. Bir bölük Cennet'e, bir bölük Cehennem'e gitsin denecek gün geldi
çattı. İşte bunları düşünüp uyanmalı, hakîkatleri gören gözleri
açmalıdır. Akıllı gençlere, düşünen yaşlılara yazıklar olsun ki, gaflet
pamuğunu kulaklarından çıkarmıyorlar ve gurur perdesini basîret gözlerinden
uzaklaştırmıyorlar. Azîzim! Gençlik en büyük nîmettir. Elden geldiği kadar en
iyi vakitleri, en iyi işlere sarf etmelidir. Kıymetli cevherleri, çocuklar gibi
oyuncaklarla değişmemelidir. İstîdâd toprağınız temiz ve yüksektir. Sakın onu
boş koymayın. Yâhut bozuk tohum ekmeyin." Böyle şeylere aldanıp gönül
vermeyiniz. Böyle şeyler riyâzetle de meydana gelebilir. Kemâl ehli böyle
şeylerle meşgul olmamalıdır."
"Kelime-i tevhîdle Lâ ilâhe
illallâh Muhammedün Resûlullah diyerek kudret miktarınca meşgul olmak
lâzımdır."
"İki kalbin yok ki, biri ile Allahü
teâlâya, diğeri ile Allahü teâlâdan başkalarına yönelesin."
"Tasavvuf yoluna yeni gelmiş bir
talebe, nefsini emmâre olmaktan kurtaramamış ise, bir şeye öfkelendiği zaman
şeytan ona yaklaşabilir. Şâyet nefsi mutmainne derecesine çıkmış ise, o kimsede
öfkelenmek yerine, gayret hâsıl olur. Her ne zaman gayret etse, şeytan ondan
kaçar. Bu kadar sıfat o kimseye kâfidir. Yeter ki, Hakk'a yönelsin. Allahü
teâlânın kitâbına ve Resûlünün sünnetine sarılsın. Bu iki nûr arasında tasavvuf
yolunda yürüsün."
"Her kim farzları eda ettikten
sonra duâ ederse, duâsı kabûl olur."