İstanbul gibi bir şehre hizmet etmek...

09/06/2019 Pazar Köşe yazarı S.K

Fetihten sonra İstanbul, minareler, kubbeler, medreseler ve kütüphanelerle müstesna bir güzelliğe büründü. Bu güzel şehre, ancak onun manevi güzelliğini görenler hizmet edebilir.

 

Fethedileceği müjdelenen şehir -3-

İstanbul’un fethi, tarihimizin en mühim hadisesi ve tarihimizde kazanılan zaferlerin en muhteşemidir. Bütün İslam dünyasını da büyük bir sevince boğan bu fetih dolayısıyla, günlerce süren şenlikler yapılmış, camilerde şehitlerin ruhlarına hatimler okunmuştur. 26 defa kuşatılmış olan İstanbul’un fethinin Fatih Sultan Mehmet Han’a nasip olması, şüphesiz ilahî bir lütuf idi.

1453’ten sonra hemen her sokağı yeni baştan imar edilen İstanbul, ufuklarını dantel gibi ören minareler, kubbeler, medreseler, manevi eğitim merkezleri olan dergâhlar ve kütüphanelerle müstesna bir güzelliğe büründü. Milletimizin elinde, gönüllerdeki iman ve muhabbet, her karış toprağına nakşedilerek Türk-İslâm medeniyet ve kültürünün merkezi oldu. Yerin altında ise bizlere bu güzellikleri emanet bırakan  büyüklerimiz, ecdadımız yatmaktadır. Özellikle, Peygamber efendimizi “sallallahü aleyhi ve sellem” Mekke-i mükerremeden Medîne-i münevvereye hicret ettiği zaman, evinde yedi ay misafir etme şerefine ve nimetine kavuşan Eyüp Sultan hazretlerinin kabr-i şerifinin bulunması, İstanbul’a ayrı bir değer katmaktadır. Eyüp Sultan Camii içindeki bir levhada şu şiir yazılıdır:

 

Yetişmez mi bu şehrin halkına bu nimet-i Bârî

Habib-i ekremin yâri, Ebû Eyyûb el Ensâri

[Allahü tealanın Habîbinin sahabisi Eyüp Sultan hazretlerinin kabr-i şerifinin bu şehirde bulunması, bu şehir halkına [İstanbullulara] Allahü tealanın çok büyük bir nimeti ve ihsanıdır. Sadece bu, İstanbul halkına nimet olarak yeter.]

 

İstanbul için pekçok şair, asırlar boyunca nefis şiirler yazmış, bu muhteşem beldenin güzelliklerini, üstünlüklerini dile getirmeye çalışmıştır. Bunlar arasında, divan şairlerinden Nedim’in şu şiiri son derece güzeldir:

 

Bu şehr-i Stanbul ki bî-misl-ü bahâdır.

Bir sengine yekpâre Acem mülkü fedadır.

[Bu İstanbul şehri, değer biçilemeyecek kadar eşsizdir. Onun bir taşına bütün Acem ülkesi feda olsun.]

İstanbul’a bu değeri sağlayan onun manevi güzelliğidir. İstanbul’un fethiyle bu şehrin kimyası değişmiş, Kostantinopolis şehri "İslambol" şehrine dönüşmüş. İstanbul’un taşını toprağını kıymetli yapan onun manevi güzelliğidir. Manevi güzellik, fizikî güzelliğin ruhu mesabesindedir. Böyle bir beldeye, ancak onun manevi güzelliklerine âşina olanlar hizmet edebilir. Çünkü onlar bu şehre "İslambol" diye bakarlar. Bu sebeple bu güzel şehri idare edecekleri seçerken son derece manevi sorumluluk duygusu ile hareket etmeli. Yoksa manevi vebali vardır...