"Allahü teâlâ, insanları başıboş bırakmadı..."
27/08/2024 Salı Köşe yazarı V.T
Saadete kavuşmak isteyen, dinin emir ve yasaklarına uymaya mecbûrdur.
Muhammed Ma’sûm Ömerî hazretleri evliyânın büyüklerinden olup İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin torunlarındandır. 1846 (H.1263) senesinde Delhi’de doğdu. Zâhirî ilimleri dedesinin talebelerinin önde gelenlerinden Molla Muhammed Nüvâb ve küçük amcası Muhammed Mazhar’dan okudu. İngilizler 1858 senesinde Hindistan’ı işgâl edince Medîne-i münevvereye hicret etti. 1922 (H.1341) senesinde Mekke-i mükerremede vefât etti. Bir sohbetinde şöyle anlattı:
Yüksek ceddimiz, üstadımız Muhammed Masum Fârûkî
hazretleri, mektubatının 2. cild 11. mektubunda buyuruyorlar ki:
Allahü teâlâ, insanları başıboş bırakmadı. Her
istediklerini yapmaya izin vermedi. Nefslerinin arzularına ve tabîî, hayvânî
zevklerine, taşkın ve şaşkın olarak tâbi olmalarını, böylece felaketlere
sürüklenmelerini dilemedi. Rahat ve huzur içinde yaşamaları ve sonsuz saadete
kavuşmaları için arzularını ve zevklerini kullanma yollarını gösterdi ve dünya
ve âhıret saadetine sebep olan faydalı şeyleri yapmalarını emretti. Zararlı
şeyleri yapmalarını yasak etti. Bu emirlere ve yasaklara (Şeriat) denildi...
Saadete kavuşmak isteyen, şeriata uymaya
mecbûrdur. Nefsinin ve tabîatının, şeriata uymayan arzularını terk etmesi
lâzımdır. Şeriata uymazsa, sahibinin, yaratanının gadabına, azâbına düçâr
olur. Şeriata uyan kul, mesut, rahat olur. Sahibi onu sever. Dünya ziraat
yeridir. Tarlayı ekmeyip, tohumları yiyerek zevk ve safâ süren, mahsûl almaktan
mahrum kalacağı gibi, dünya hayatını, geçici zevkleri, nefsin arzularını taşkın
ve şaşkın olarak yapmakla geçiren de, ebedî nîmetlerden, sonsuz zevklerden
mahrum olur. Bu hâl, aklı başında olanın kabûl edeceği bir şey değildir. Sonsuz
lezzetleri kaçırmaya sebep olan, geçici lezzetleri zararlı şekilde yapmayı
tercîh etmez. [Allahü teâlâ, dünya zevklerinden, geçici lezzetlerinden, nefse
tatlı gelen şeylerden hiçbirini, menetmedi, yasak etmedi. Bunları,
şeriata uygun, zararsız olarak kullanmaya izin verdi.]
Şeriata uymak için, evvelâ (Ehl-i
sünnet) âlimlerinin, Eshâb-ı kirâmdan öğrenip ve Kur'ân-ı kerimden ve
hadis-i şeriflerden anlayıp bildirdikleri (Akâid)e uygun îman
etmek, sonra haram, yasak edilmiş olanları öğrenip bunlardan sakınmak ve
yapması emrolunan farzları öğrenip yapmak lâzımdır. Bunları yapmaya (İbâdet) etmek
denir. Haramlardan sakınmaya (Takvâ) denir.