Peygamberimiz âlemlere rahmet olarak gönderildi
11/08/2024 Pazar Köşe yazarı S.K
"Ben, lanet etmek için, insanların azap çekmesi için gönderilmedim.
Ben, herkese iyilik etmek için, insanların huzura kavuşması için
gönderildim."
Müslümanların tarih boyunca rehber edindikleri sayısız şefkat ve merhamet örneklerinden bazıları şunlardır:
Sevgili Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem İslam’a davet için
yanlarına Hazret-i Zeyd bin Hârise’yi alıp Tâif’e gitti. Halkı İslâm’a davet
etti. Kimse iman etmedi. Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” çok
incittiler. Mübarek ayakları yaralandı. Üzüntülü ve yorgun idi. Sevgili
Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâm daha sonra Mekke’ye doğru giderken,
Cebrâil aleyhisselamı gördü. Cebrâil aleyhisselâm; “Yâ Muhammed,
şüphesiz ki, Allahü teâlâ kavminin sana ne söylediklerini işitti. (Bir
melek göstererek) şu melek, Allahü teâlânın dağları emrine
verdiği melektir. Kavmin hakkında ne dilersen ona emredebilirsin.” dedi.
O melek (Mekke’nin iki tarafında bulunan Ebû Kubeys ve Kuaykıan dağlarını
göstererek); “Yâ Muhammed! Eğer şu iki yalçın dağın Mekkeliler
üzerine kapanıp birbirine kavuşmasını istersen, emret, kavuşturayım!”
dedi. Peygamber Efendimiz; “Hayır! Ben âlemlere rahmet olarak gönderildim.
Allahü teâlânın, bu müşriklerin sulbünden, yalnız Allah teâlâya ibadet
eden ve Allahü teâlâya hiçbir şeyi ortak koşmayan bir nesil meydana çıkarması
için duâ ederim.” buyurdu.
Bedir Savaşı’nda esir alınan kimseler, Eshâb-ı kirâmın
(aleyhimürrıdvân) yanında kalıyorlardı. Mus’ab bin Umeyr’in kardeşi Ebû
Aziz esirler arasında idi. O anlattı: “Ben de Medîneli bir Müslümanın
evinde esir idim. Bana çok iyi davranıyorlar, sabah ve akşam yiyecekleri
ekmeği bana veriyorlar, kendileri sadece hurma yemek mecburiyetinde
kalıyorlardı. Onlardan birinin eline bir ekmek parçası geçse, doğruca bana
getirip verirdi. Utandığımdan, ekmeği, getirene geri verirdim. Fakat o,
ekmeği tekrar bana iade ederdi.”
Sevgili Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem Mekke’nin fethi günü
Kâbe’ye girdiler. İki rekat namaz kıldılar. Bir müddet
sonra Kabe’nin kapısının iki kanadından tuttular. Bütün Kureyşliler
Mescid-i Haram’a dolmuşlar korku ile karışık ümit ile Peygamberimize
bakıyorlardı. Peygamberimiz onlara “Ey Kureyş cemaati şimdi hakkınızda ne
yapacağımı zannediyorsunuz” buyurdular. Onlar da “Biz senden hayır
umuyor, hayır ümit ediyoruz. Çünkü sen kerîm kardeşsin. Bize galip geldin.
Senden iyilik umuyoruz” dediler. Peygamber Efendimiz tebessüm
buyurdular ve “Bugün(den sonra günahlarınızı yüzlerinize vurmak
suretiyle benim tarafımdan) size bir kınama ve ayıplama yoktur. Allahü
teâlâ sizi af ve mağfiret eylesin. Gidiniz, hürsünüz ve serbestsiniz.” buyurdu.
Bu muazzam merhamet katı kalpleri yumuşatmış nefret hâlini muhabbete
çevirmişti. Kureyşliler Müslüman olarak Eshâb-ı kirâm arasına katılmakla
şereflendiler.