Gıybet kanser gibidir girdiği yer iflâh olmaz!
13/07/2019 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Gıybet etmenin kefareti, üzülmek, tövbe etmek ve onunla helâlleşmektir.
Affetmezse, onu övmeli, sevdiğini bildirmeli, yalvarmalı, gönlünü
almalıdır.
Günümüzde hem erkekler hem de kadınlar arasında
"salgın" hâline gelen "gıybet", din kardeşinin
işitince üzüleceği bir kusurunu arkasından söylemektir. Meselâ, bedeninde,
nesebinde, ahlâkında, işinde, sözünde, dininde, dünyasında, hatta elbisesinde,
evinde bulunan bir kusur arkasından söylendiği zaman, bunu işitince üzülürse,
gıybet olur...
Bir Müslümanın günahı ve kusuru söylenince, "elhamdülillâh, Allah bizi
hayâsız yapmadı" gibi, onu kötülemek, çok çirkin gıybet olur.
"Falanca kimse, çok iyidir, ibadette şu kusuru olmasa, daha iyi
olurdu" demek gıybet olur.
Bidatleri, mezhepsizliği yayarak ve aşikâre günah işlemeye devam ederek,
Müslümanların doğru yoldan ayrılmalarına sebep olanı, bunun zararından
korunmaları için Müslümanlara tanıtmak gıybet olmaz ise de bunu fitneye sebep
olmayacak şekilde bildirmelidir.
Gıybet kanser gibidir. Girdiği vücut iflâh etmez. Allahü teâlâ Kur'ân-ı
kerîmin Hucurat sûresi, 12. âyet-i kerîmesinde, sû-i zandan kaçınmayı
emretmekte, birbirini çekiştirmeyi menetmekte, gıybeti ölü kardeşinin etini
yemeye benzetmektedir.
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
"Kıyamet günü, bir kimsenin sevap defteri açılır. Yâ Rabbî!
Dünyada iken, şu ibadetleri yapmıştım. Sayfada bunlar yazılı değil, der. Onlar,
defterinden silindi, gıybet ettiklerinin defterlerine yazıldı, denir."
Gıybet söylemek veya dinlemek, ibadetlerin sevabını yok eder. Zahmet
çekerek, sıkıntılara katlanarak ibadet yapıp da, bunun sevabını yok etmek,
akılsızlık, cahillik ve ahmaklık değil midir?
Büyük âlimlerden İbni Sirîn hazretleri, "Seni gıybet ettim, hakkını
helâl et" diyen birisine şöyle cevap verdi:
"Allahü teâlânın haram ettiğini ben nasıl helâl
ederim..." Bu sözle, önce Allahü teâlâya tövbe et ki, benim helâl
etmemin faydası olsun demek istedi.
Yanında gıybet yapıldığını işiten kimse, buna hemen
mâni olmalıdır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
"Yanında, din kardeşi gıybet edilince, gücü yettiği hâlde ona yardım
etmeyen kimsenin günahı, dünyada ve âhirette kendisine yetişir."
Gıybet yapılırken, orada bulunan kimse, korkmazsa, söz ile korkunca, kalbi
ile reddetmezse, gıybet, günahına ortak olur. Sözünü kesmesi veyahut kalkıp
gitmesi mümkün ise, bunları yapmalıdır. Eliyle, başıyla, gözüyle menetmesi kâfi
gelmez. Açıkça, "sus" demesi lâzımdır...
Gıybet etmenin kefareti, üzülmek, tövbe etmek ve onunla helâlleşmektir.
Affetmezse, onu övmeli, sevdiğini bildirmeli, yalvarmalı, gönlünü almalıdır.
Helâl etmezse hak yine onundur. Pişman olmadan helâlleşmek, riya olur, ayrı bir
günah olur.