"Üzülme, saltanat sana nasip olacaktır..."
22/07/2024 Pazartesi Köşe yazarı V.T
"Yerime, en lâyık olan Yavuz Sultan Selim’dir. Sağlığımdayken saltanat vazifesini ona vereyim"
Seyyid Velâyet hazretleri Osmanlı devletinde yetişen
velîlerdendir. 1451 (H.855) senesinde Bursa’ya bağlı Kırmasti kasabasında
doğdu. Zamânının âlimlerinden, aklî ve naklî ilimleri tahsîl etti. İstanbul’a
giderek hadîs ilmini Molla Gürânî’den okudu. Âşıkpaşa evlâdından Şeyh Ahmed
hazretlerine talebe oldu. Hocasının kızıyla evlendi. Tasavvuf yolunda kemâle
erdikten sonra icâzet alıp talebe yetiştirdi. 1522 (H.929) senesinde
İstanbul’da vefât etti.
Nakledilir ki: Sultan İkinci Bâyezîd Hân, ömrünün
sonuna yakın; "Yerime, en lâyık olan Yavuz Sultan Selim’dir.
Sağlığımdayken saltanat vazifesini ona vereyim" diye, onu İstanbul’a dâvet
etti. Ancak Şehzâde Sultan Ahmed’in sevenlerinin ısrâr etmesi üzerine, İkinci
Bâyezîd tereddüde düştü. Bunun üzerine Yavuz Sultan Selim, sâlih ve âlim
zâtlardan yardım ve duâ istedi. Bu sırada Seyyid Velâyet ile de görüşmek
istedi. Fakat Seyyid Velâyet onunla görüşmeyi kabûl etmedi. Şehzâde Yavuz
Sultan Selim’in ısrârı üzerine görüştü. Yavuz Sultan Selim, Seyyid Velâyet
hazretlerinden duâ istedi ve pâdişâh olup, olamayacağını sordu. Seyyid Velâyet
bir müddet cevap vermedi. Sonra; "Üzülmene lüzûm yok. Saltanat yakında
sana nasip olacaktır. Ancak, pek uzun sürmeyecektir" buyurdu. Dediği
gibi olup, Yavuz Sultan Selim’in pâdişâhlığı sekiz yıl sürdü.
Seyyid Velâyet hazretleri buyurdu ki:
"Ahî, gerçek kardeş olan kimsenin güzel ahlâka ve beğenilen hasletlere
sâhib olması gerekir. Yaşlılara hürmet, gençlere nasîhat, çocuklara şefkat,
zayıflara merhamet, fakirlere cömertlik, âlimlere hürmet eder. Zâlimlere
düşmanlık, facirleri tahkîr eder. İnsanlara iyilik eder ve mertlik gösterir ve
onlarla sulh içinde yaşar, iyi geçinir. Allahü teâlâya yalvarır, nefsine karşı
savaş açar, onun boş isteklerine muhâlefet eder. Şeytanla mücâdele eder.
İnsanlardan gelen sıkıntılara tehammül eder. Düşmanlık edenlere yumuşak
davranır. Musîbetler karşısında sabırlı olur. Kendi ayıplarına bakıp
başkalarının ayıpları üzerinde durmaz. İnsanlara musîbete uğradıklarında ve
gamlı hâllerinde yardımcı olur. Takdire, kadere râzı olur. Bid'atden ve nefsin
boş isteklerinden sakınır. Dînin emirleri üzere hareket eder. Töhmet altında
kalacak yerlerden uzak durur. Lâzım olan din bilgilerini öğrenmekte çok hırslı
olur. Gaflet ehlinden nefret eder. Dostlarla yardımlaşır. Cemâate devâm eder.
Emri altında bulunanlara nasîhat eder."