“Kızını fasıka veren, melundur!”

26/07/2024 Cuma Köşe yazarı O.Ü

Sual: Bir Müslüman, kızını evlendirirken, tercihi ne olmalı, neyi ön planda tutmalıdır?

 

Cevap: Dinini bilen ve seven erkekler, her hareketlerinde İslamiyete uyarak, hem kendilerine, hem de aile ve akrabalarına, bütün mahluklara hayırlı ve faydalı olur. Bunun için, kızını seven ve onun dünyada ve ahırette mesut olmasını isteyen, dini ve ahlakı bozan televizyonları, radyoları dinlemesine ve böyle olan sinemalara ve topluluklara gitmesine mâni olmalıdır. Müslüman olan kimse, kızını Müslüman ve salih kimselere vermelidir. Mal, para, apartman ve mevki sahibi değil, din ve ahlak sahibi damat aramalıdır. Kızını kâfire veren kimsenin kendisi de, kızı da kâfir olur. Peygamber efendimiz, hadis-i şeriflerinde  buyurdu ki:

 

(Bir kimse, kızını fasıka, kötü kimseye verirse, Allahü teâlânın emanetine hıyanet etmiş olur. Emanete hıyanet edenlerin gideceği yer, Cehennemdir.)

 

(Kızını fasıka veren kimse, melundur.)

 

(Şefaatime kavuşmak isteyen, kızını fasıka vermesin!)

 

Eşi'atül-lemeâtta yazılı hadis-i şerifte de;

 

(Ya Ali! Üç şeyi geciktirme! Namazı evvel vaktinde kıl! Hazırlanmış cenazenin namazını hemen kıl! Dul veya kızı küfvü isteyince, hemen evlendir!) Yani namazını kılan, günah işlemeyen ve nafakasını helalden kazanan birini bulunca, hemen ona ver, buyurdu.

 

Sual: Evlenmek, nikâhlanmak helal olduğu gibi, ayrılmak, boşanmak da helal, mübah değil midir?

 

Cevap: Konuyla alakalı olarak Kimyâ-i se'âdette buyuruluyor ki:

 

“Erkeğin vazifelerinden birisi de, zevcesini, hanımını boşamamaktır. Allahü teâlâ, bütün mubahlar yani izin verdiği şeyler içinde yalnız, talak vermeyi yani boşamayı sevmez. Zaruret olmadıkça, birini incitmek caiz değildir.”

 

Sual: Bir kimse, kötü olan huyunu değiştirip, güzel huylu olabilir mi?

 

Cevap: Bir kimsenin, ahlakını, huyunu değiştirip, kötüsünü yok edip, yerine iyisini getirmesi mümkündür. Hadis-i şerifte;

 

(Ahlakınızı iyileştiriniz!) buyuruldu. İslamiyet mümkün olmayan şeyi emretmez. Tecrübeler de, böyle olduğunu göstermektedir. Tecrübe, kati bilgi elde etmeye yarayan üç vasıtadan biridir. Bu vasıtalardan ikincisi, Muhbir-i Sâdıkın yani Peygamberin haber vermesidir. Üçüncüsü, hesap ile anlamaktır. İnsanların, ahlaklarını değiştirme istidatları, kabiliyetler aynı değildir.