Cehennemin tabakaları -1-
22/07/2024 Pazartesi Köşe yazarı R.A
“Cehennem'e girmek ve sonsuz olarak orada kalmak, îmânı duyduktan sonra
şirk (Allah'a ortak) koşanlar, kâfirler içindir.”
Daha önceki 4 makâlemizde, birer nebze Cennet’ten
bahsettik; şimdi gelelim Cehennem’e. Cehennem yedi
tabakadır, kâfirler durumlarına göre, tabakaların birinde azap
göreceklerdir. Kâdızâde Ahmed Efendi, “Ferâidü’l-fevâid” kitâbında
buyuruyor ki: “Cehennem yedi tabakadır; birbirinin altındadırlar. Her tabakanın
ateşi, üstündekinden daha şiddetlidir. Günâhı affedilmemiş olan
müminler; birinci tabakada, günâhları miktârı yanıp, sonra Cehennem’den
çıkarılarak Cennet’e götürüleceklerdir. Diğer altı tabakada, çeşitli
kâfirler sonsuz yanacaklardır.”
“Cehennem yedi tabakadır: Birinci tabaka en hafîfidir. Fakat
dünyâ ateşinden yetmiş kat daha şiddetlidir. Adı Cehennem’dir. Burada
Müslümânlardan bir kısmı yanıp, günâhlarından temizleneceklerdir. Kâfirlerin
devâmlı azâb görecekleri Cehennem’in diğer tabakaları ise; Saîr,
Sakar, Cahîm, Hutame, Lazâ ve Hâviye'dir.” (Seâdet-i Ebediyye)
Cennet ve Cehennem, şimdi mevcutturlar. Bazı âlimlere
göre, Cehennem’in nerede olduğu kesin bilinmemektedir. Bazılarına göre, yedi
kat yerin altındadır. Arz küresi, güneş ve bütün yıldızlar birinci semâ [gök]
içinde olduklarına göre, yeryüzünün neresinde olursak olalım, yedi kat yerin
altında semâ vardır. Bundan, Cehennem’in yedi kat semâdan birinde bulunduğu
anlaşılmaktadır.
“Cehennem'e girmek ve sonsuz olarak orada kalmak,
îmânı duyduktan sonra şirk (Allah'a ortak) koşanlar, kâfirler içindir.”
(Kâdîzâde)
“Cennet ve Cehennem hâlihâzırda vardırlar ve ebediyyen
bâkîdirler (kalıcıdırlar). (Ömer Nesefî)
“Cehennem'den en son çıkacak mü'min, yedi bin âhiret
senesi yanacaktır. Âhiretin bir günü, dünyânın bin senesi kadar uzundur.”
(Kâdızâde Ahmed Emîn Efendi)
“Günâhlar gaflete, yanî Allahü teâlâyı unutmaya,
gaflet ise, kalbin katılaşmasına sebeb olur. Kalbin katılaşması, insanı Allahü
teâlâdan uzaklaştırır. Allahü teâlâdan uzaklaşmak ise, Cehennem'e götürür.”
(Hâris el-Muhâsibî)
“Bir şeyi arayan onun peşinden koştuğu ve bir şeyden
korkan ondan kaçtığı hâlde, Cennet'i arayıp, Cehennem'den kaçan kimselerin,
bunlara hiç aldırış etmeden gaflet uykusunda uyuyup kalmaları, ne kadar
şaşılacak şeydir.” (Âmir bin Abdullah)
“Cehennem” kelimesi yerine
kullanılan bir kelime daha vardır; o da “Nâr” kelimesidir ve “Ateş”;
“Cehennem” anlamındadır.
Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
“Kim, ameli ve iyiliği ile dünyâ hayâtını ve zînetini
isterse, onlara dünyâda güzel amellerinin karşılığını bol bol veririz.
Ecirlerinden hiçbir şey eksik bırakılmaz. (Fakat) onlar
için âhirette, karşılık olarak, sâdece nâr vardır.” (Hûd sûresi: 15)
“Kalbinde hardal tânesi kadar îmân olan hiçbir kimse
nâra girmez; kalbinde hardal tânesi kadar kibir (yâni
küfür) bulunan hiçbir kimse de Cennet'e girmez.” (Hadîs-i
şerîf - Müslim)
Cehennem’de ayrıca “Zemherîr” tabakası
da vardır; orası Cehennem'deki soğuk yer, soğuk Cehennem’dir.
“Zemherîr’in soğukluğu
pek şiddetlidir. Bir an
dayanılmaz. Kâfirlere, bir soğuk, bir sıcak, sonra soğuk, sonra sıcak
Cehennem'e atılarak azâb yapılacaktır. Cinnîler ateşten
etkilenmezler; onların Cehennemlik olanları zemherîrde azâb
göreceklerdir.” (Kâdızâde Ahmed Efendi)