Haydutlar oğlunu kaçırdılar!
21/12/2019 Cumartesi Köşe yazarı A.U
Buhâra’da yaşıyan Alî Râmitenî hazretleri zamanında
“Seyyid Atâ” adında sâlih bir kimse vardı ki, bu velînin büyük zât olduğunda
şüphesi vardı biraz.
Tâ ki, bir güne kadar.
O gün haydutlar geldi.
Ve oğlunu kaçırdılar.
Seyyid Atâ, çok üzüldü!
Ancak bu belânın nereden geldiğini tahmin etmişti.
Önce tövbe etti.
Sonra bir ziyâfet tertip etti.
Şehrin eşrâfını çağırmıştı.
Hazırlık tamamlandı.
Bütün dâvetliler geldi.
Alî Râmitenî hazretleri de teşrîf edince, Seyyid Atâ kalktı.
Ve misafirlere dönüp;
“Ey dâvetliler! Pîrimiz yemeğe başlamadıkça, hiçbirimiz yemeğe el
uzatmıyalım” diye seslendi.
Büyük velî bunu duydu.
“Ey Seyyid! Senin oğlun şu kapıdan içeri girmedikçe, ben de elimi yemeğe
uzatmayacağım” buyurdu.
O anda kapı açıldı.
Ve oğlu içeri girdi.
Dâvetliler, sevinçlerinden (tekbîr) getirdiler.
Seyyid Atâ, oğluna sarılıp nasıl kurtulduğunu sordu.
O da şöyle anlattı:
“Buradan çok uzak bir yerde ellerim ayaklarım bağlı vaziyette hapis
bulunuyordum. Bir de baktım ki, buradayım. Ama nasıl geldim, ben de
bilmiyorum!..”
Seyyid Atâ çok sevindi.
O sevinçle kalktı ayağa.
“Oğlumun kurtulması, yüksek üstâdımız Alî Râmitenî’nin himmetiyle olmuştur” dedi.
Sonra ellerini öptü.
Ve çok özürler diledi...