“Fitneye sebep olacak nasihati yapmamalı!.."
14/03/2024 Perşembe Köşe yazarı V.T
Nasihat, birinin yüzüne karşı olmamalı, umûmî olarak, ortada söylenmelidir.
Hiç kimse ile münâkaşa etmemelidir...
Yahyâ bin Şeref Nevevî hazretleri Şâfiî âlimlerinin büyüklerindendir. 1233
(H.631)de Şam'ın güneyindeki Nevâ kasabasında doğdu. Şam'daki Revâhiyye
Medresesinde tahsîle başladı. Usûl, nahiv, lügat ve benzeri ilimlerin
inceliklerine vâkıf oldu. İcazet alıp, Dâr-ül Hadîs-il Eşrefiyye'de ders verdi.
Aynı zamanda evliyâ-i kirâmın büyüklerindendir. Çok kerâmetleri görülmüştür.
1277 (H.676) yılında vefât etti.
İmâm-ı Nevevî şöyle buyurdu: “Birinin evine, odasına, bahçesine girileceği
zaman izin istemek vâcibdir. Kapıya vurarak, zili çalarak veya seslenerek,
meselâ selâm vererek izin istemeden içeri girmemelidir. Ana-baba, çocuğunun;
çocuk, bunların odasına gireceği zaman da izin istemelidir. İzin üç defa
istenir. Birincisinde izin verilmezse, bir dakika kadar sonra, ikinci defa
istemeli, yine verilmezse, üçüncü defa istemelidir. Yine izin verilmezse, (dört
rek’at namaz kılacak kadar beklemiş ise) içeri girmemeli, gitmelidir. Kapı
aralanırsa, aradığı kimseyi sormadan önce, kendini tanıtmalıdır. İçeri girmeye
rızâsı olduğu bilinen kimsenin yanına izin almadan girilebilir.”
“Fitneye sebep olacak nasihati yapmamalıdır. Gücü, kuvveti, salâhiyeti olan
nasihat etmez ise 'Müdâhene' olur, haram olur. Gücü yettiği hâlde, fitne
çıkarmamak için nasihat etmezse, 'Müdârâ' denir, caiz olur. Hattâ müstehâb
olur. Güç kullanmak, hükûmet adamlarının vazîfesidir. Alay edenlere, zarar
yapacaklara nasihat verilmez...
Nasihat, birinin yüzüne karşı olmamalı, umûmî olarak, ortada söylenmelidir.
Hiç kimse ile münâkaşa etmemelidir... Resûlullaha (aleyhisselâm) biri geldi.
Onu uzaktan görünce; (Kabilesinin en kötüsüdür) buyurdu. Odaya girince,
gülerek karşılayıp, iltifat eyledi. Gidince, hazret-i Âişe, sebebini sordu.
(İnsanların en kötüsü, zararından kurtulmak için yanına yaklaşılmayan
kimsedir) buyurdu. O, Müslümanların başında bulunan bir münâfık idi.
Müslümanları onun şerrinden korumak için müdârâ buyurdu. Fıskı, fuhşu, zulmü
açık, yani herkes arasında yayılmış olanı başkalarına söylemek gıybet
olmayacağı ve şerrinden korunmak için müdârâ caiz olduğu buradan
anlaşılmaktadır. Hadîs-i şerîfte; (İnsanlara müdârâ için
gönderildim) buyuruldu. Dîni ve dünyâyı korumak için dünyalık vermeye
'Müdârâ' denir. Dünyalık ele geçirmek için dîni vermeğe 'Müdâhene' denir.”